Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta Anafartalar Zaferini kazandı. Çanakkale savaşında albay, 1 Nisan 1916’da da tümgeneralliğe terfi etti. Savaş yıllarında o zaman veliaht olan Vahidettin Efendi’nin askeri danışmanıydı ve onunla birlikte Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. NezahatOnbaşı (Nezahat Baysel) (Ö. 24 Eylül 1994) 70. Alayın simgesi haline gelen, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’nın da dikkatini çeken bir kadın kahraman: Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel). Albay Hafız Halit Bey’in küçük kızı. Daha dokuz yaşındayken babası ile birlikte cepheyle tanıştı; 12 yaşına kadar üç yıl 102. KURTULUŞ GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN. 1. Dünya Savaşı’nın ardından düşmanlar tarafından işgal edilen ülkemizin Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile başlattığı Kurtuluş Savaşı’nda Karadeniz Ereğli kendi kendini kurtaran ilk ilçe olarak tarih yazdı. 18 Haziran 2022 Cumartesi 09:37. Kurtuluş Savaşında Antep Savunması 31 Mart 1920’de Mustafa Kemal’in emriyle Kılıç Ali Bey Antep’e gelerek Kuvayı Milliye’nin başına geçti. Bununüzerine ülke işgale uğraması sonucunda Mustafa Kemal şüpheli olarak gösterilip Doğu’daki ayaklanmaları bastırmak ve İstanbul’dan uzaklaştırmak için 9. Tümen müfettişi olarak gönderilmiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde ülkemizi bir çok yabancı ülke işgal etmeye çalışmıştır. Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd. Her sanat yapıtı; üretildiği dönemin siyasal ve toplumsal durumunu, duygu ve düşünce dünyasını bir biçimde Mücadele, hem savaşın yaşandığı dönemde hem de savaştan sonra sanat ve edebiyat yapıtlarına yansımıştır. Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazarlar, şairler ve gazeteciler Millî Mücadele anlayışının ve bilincinin gelişip yaygınlaşmasında, halka ulaştırılmasında önemli bir görev Savaşı’nı eserlerinde konu alan sanat ve edebiyat insanları, Millî Mücadele’yi genç kuşaklara aktararak ölümsüzleştirdi. Günümüzde de bu çalışmaların sürdürülmesi genç kuşaklarda tarih bilincinin ve vatan sevgisinin oluşması, bağımsızlık duygusunun gelişmesinde etkili Mücadele Dönemi’ni yaşayan ve bu süreçte yaşadıklarını yapıtlarına aktaran yazarların başında Halide Edip Adıvar gelir. Yazar; Kurtuluş Savaşı’na doğrudan katılmış, orduda onbaşı ve çavuş gibi rütbelerle görev almıştır. 1922’de kaleme aldığı “Ateşten Gömlek” adlı romanı, bu tanıklığın ürünüdür. “Türk’ün Ateşle İmtihanı” adlı eser de Millî Mücadele’yi yansıtan önemli Savaşını Anlatan EserlerMillî Mücadele Dönemi’nden sonra yazılmış olsa da dönemin ruhunu en iyi yansıtan romanlardan biri “Küçük Ağa”dır. Tarık Buğra, aşağıda bir bölümü verilen bu romanında Anadolu insanının Millî Mücadele’ye bakışını ve halkın Millî Mücadele’ye katılımını sağlamak amacıyla yapılan çalışmaları anlatmaktadırReis Bey başını salladı “Elbette. En mühimi de etrafınıza Kuvayımilliye’nin çete olmadığını, Kurtuluş Ordusu’nun çekirdeği olduğunu yaymaktır. Eli silah tutanlar gider katılır, kalanlar da karınca kararınca para ve mal yardımında bulunur. Aranızda bir heyet kurun; üç beş kuruş, bir kalıp sabun, bir çift çorap, bir çaputun bile değeri vardır. Toplayın, verin. Önümüz kış. Düşman boyuna ilerliyor. Yakında büyük çarpışmalar başlayacak. Ne kadar kuvvetli olursak o kadar dayanabiliriz. Dayandıkça da derlenip toparlanırız…”Kemal Tahir’in “Esir Şehrin İnsanları” ve “Yorgun Savaşçı”, Samim Kocagöz’ün “Kalpaklılar” ve “Doludizgin”, Aka Gündüz’ün “Dikmen Yıldızı”, Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban”, Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” adlı yapıtları Millî Mücadele’yi konu alan başlıca ve Tek AdamFalih Rıfkı Atay, Millî Mücadele’yi destekleyen gazetecilerin başında gelir. Her zaman Mustafa Kemal’in yakınında olan yazar, bu dönemle ilgili anılarını “Çankaya” adlı yapıtında toplamıştır. Bu konuda ortaya konan en önemli eserlerden biri Şevket Süreyya Aydemir’in yazmış olduğu üç ciltlik “Tek Adam” Savaşı’nı ilk ağızdan belgelerle ortaya koyan en önemli yapıt ise Mustafa Kemal’in 15-20 Ekim 1927’de CHP’nin kurultayında okumuş olduğu “Nutuk”tur. “1919 senesi Mayısı’nın on dokuzuncu günü Samsun’a çıktım.” cümlesiyle başlayıp “Gençliğe Hitabe” ile biten “Nutuk”, 1919-1927 yılları arasını tüm ayrıntılarıyla ele türünde de orduyu coşturan, halka moral veren eserler verilmiştir. Bu türde Kemalettin Kamu’nun “Dumlupınar Önünde”, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Üç Şehitler Destanı”, Nâzım Hikmet’in “Kuvayımilliye Destanı”, Cahit Külebi’nin “Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda” adlı şiirleri oldukça önemlidir. Cahit Külebi’nin şiirinden alınan yandaki bölüm, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının yarattığı umudu Mücadele halk edebiyatına da konu olmuş, yerel halk kahramanlarının mücadelesini anlatan anonim şiirler yazılmış, türküler yakılmıştır. Bu eserlerin en iyi örneklerinden biri, Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı Antep’te savaşan Molla Mehmet Karayılan’a yakılan Mücadele, resim ve heykel sanatçıları tarafından da ele alınmış bu alanlarda Ruhi Arel, Nejat Çelik, Ali Çelebi, İbrahim Çallı, Zühtü Müridoğlu, Hüseyin Özkan ve İlhan Koman gibi sanatçıların yapıtları öne Bulunan Atatürk HeykeliMillî Mücadele, sinemaya ve dizi filmlerine de konu olmuştur. Bu konudaki ilk eserler, Fuat Uzkınay’ın “İstiklal” 1922 ve “Zafer Yolları” 1923 isimli belgesel Bulunan Kurtuluş Savaşı Temalı KabartmalarHalide Edip Adıvar’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Ateşten Gömlek” 1923, senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı Millî Mücadele’yi konu edinen ilk uzun metrajlı filmdir. “Ankara Postası” 1928, “Bir Millet Uyanıyor” 1932, “İstiklal Madalyası” 1948, “Kalpaklılar” 1959, “Dağ Başını Duman Almış” 1964, “Son Osmanlı Yandım Ali” 2006, “Mustafa” 2008, “Dersimiz Atatürk” 2009, “Veda” 2010 ve “Taş Mektep” 2013 bu konuyu işleyen ya da bu konuya değinen filmlerden konuda dizi filmler de çekilmiştir. Yönetmenliğini Yücel Çakmaklı’nın yaptığı “Küçük Ağa” 1983, Ziya Öztan’ın “Kurtuluş” 1994 ve Cafer Özgül’ün “Esir Şehrin İnsanları” 2003 bu eserlerden Afişleri Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Gelişi Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Geliş Amacı Milli bir teşkilat kurup Milli Mücadele'yi başlatmak. Mücadeleyi millete mal etmek. Milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurmak. İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal'e Verdiği Görevler Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevini yapmak. Türkler'in Karadeniz'de Pontus Rum Cemiyeti ile giriştiği mücadeleye son vermek, Dağınık halde bulunan silah ve cephaneyi toplamak. Halktan asker ve para toplayan kuruluşları, yani ulusal cemiyetleri ortadan kaldırmak. Mustafa Kemal'in Samsun'a Gelişi Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı. Mustafa Kemal, 22 Mayıs 1919'da "Samsun Raporunu" yayınladı. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Bu olay Milli Mücadele'nin başlangıç tarihi olarak kabul edildi. Genelgeler ve Kongreler Amaçlar Havza Genelgesi 1. İzmir'in işgaline İstanbul Hükümeti'nin kayıtsız kalması 2. Tehlikenin büyüklüğünün halka anlatılmak istenmesi 3. Halkın işgallere karşı tepki göstermesini sağlamak 4. Milli bir teşkilatın kurulmasının gerekliliğini komutan ve sivil memurlara anlatmak. Amasya Genelgesi 1. Türk ulusuna, ulusal egemenliği ve bağımsızlığı anlatmak, 2. Ulusu ortak bir dava etrafında birleştirmek. Erzurum Kongresi 1. Doğu Anadolu'nun Ermeniler'e verilmesini engellemek. 2. Bu bölgedeki direnme güçlerini birleştirmek Neden Erzurum ? 1. Erzurum galip devletlerin en güç erişeceği vatan toprağıydı. 2. Kazım Karabekir Paşa'nın henüz terhis edilmemiş ordusu bu bölgede idi. 3. Doğu Anadolu Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti kongre için hazırlıklar yapmıştı. Sivas Kongresi Amasya Genelgesi'nde Sivas'ta bir kongre toplanması kararlaştırıldı. 4 Eylül 1919'ta Sivas'ta toplandı. Amaç; 1. Bölgesel direnme güçlerini tek çatı altında toplamak, 2. Milli İradeye dayalı bir meclisin açılmasını sağlamaktı. Genelgelerin Maddeleri Havza Genelgesi 1. İzmir'den sonra devam eden Manisa ve Aydın'ın işgali tehlikelidir. 2. Vatan sınırlarının bütünlüğü için ulusal tepkiler daha canlı tutulmalı. 3. Ulusun katlanamayacağı bu işgallere bir son verilmeli 4. Büyük devletlerin temsilcilerine ve İstanbul Hükümeti'ne protesto telgrafları çekilmeli 5. Mitingler yapılmalı 6. Hristiyan halka saldırı ve düşmanlıktan sakınılmalı Amasya Genelgesi 1. Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. UYARI Bu karar ile savaşın ve ulusal egemenliğe çağrının gerekçesi halka açıklanmıştır. 2. İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerien getirememektedir. 3. Ulusun durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı gereklidir. UYARI Bu karar ile bağımsız çalışacak ve ulusal iradeyi temsil edecek bir parlamentonun meclisin açılmasının gerekliliği ilk kez dile getirilmiştir. 4. Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. UYARI a Bu karar ile ilk kez ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık ilkesi dile getirilmiştir. Çünkü bağımsızlık için kararların ulus tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. b Ulusal Kurtuluş Savaşı yapılırken, kararların ulus tarafından verileceği belirtilip, savaşın yöntemi açıklanmıştır. c Kararların ulus tarafından verilmesi demokrasi ve cumhuriyet anlayışını ortaya koyduğu için, bu karar aynı zamanda yönetim şeklinin değişeceği mesajını da vermiştir. d Egemenliğin ulusta olduğunu belirtmesi ve bağımsızlık ilkesini dile getirmesi nedeniyle ulusçuluk ilkesi benimsenmiştir. 5. Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'da milli bir kongrenin hemen toplanması gerekmektedir. 6. Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış olan üç delegenin hızla yola çıkarılması gerekmektedir. 7. Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre yapılacaktır. Erzurum Kongresi 1. Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez. UYARI Bu kararla işgalcilere ve emperyalistlere açıkça karşı çıkılmıştır. 2. Vatanın bağımsızlığını Osmanlı Hükümeti sağlayamazsa bunun gerçekleşmesi için geçici bir hükümet kurulacaktır. UYARI a Hükümet, devleti idare eden bir organ olduğu için, Erzurum Kongresi'nin bu kararı, ayrı bir devletin kurulacağı mesajını vermiştir. b Erzurum Kongresi, Temsil Kurulu'nun gerektiğinde hükümet görevini yerine getireceğini belirtmekle, milli devletin yürütme organı olacağını ortaya koymuştur. 3. Kuva-yı Milliye'nin amil ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. UYARI Burada , "Ülkedeki milli güçleri daha etkili hale getirmek ve milli egemenliği sağlamak gerekmektedir." ilkesi dile getirilmiştir. 4. Hristiyan halka, siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. UYARI Burada, kongre Tanzimat Fermanı'ndan itibaren azınlıklara tanınan ve onların ülkede ayrıcalıklı konuma getiren hakların tanınamayacağını ve ülkedeki herkesin eşit olacağını dile getirmiştir. 5. Manda ve himaye kabul olunamaz. 6. Mebuslar Meclisi'nin hemen toplanmasına ve hükümet işlerinin ulusun denetiminde yapılmasına çalışılacaktır. Sivas Kongresi 1. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edilecek. 2. Manda ve himaye kesin olarak reddedilip hep birlikte bağımsızlık için savaş kararı alınacak. UYARI Manda ve himaye altına girmek bağımsızlıktan vazgeçmek anlamına gelirdi. Özellikle Türk Milleti'nin yeni bir savaşı kaldıramayacağını savunanlar manda ve himayeyi benimsemişlerdi. Sivas'ta manda ve himaye reddedilmekle aynı zamanda savaş kararı da alınmış oldu. 3. Dış ülkelerden ancak insancıl koşullarda ekonomik yardım alınacak. UYARI Burada bağımsızlığa aykırı bir şekilde kurulacak her türlü dış ilişki reddedilmiştir. 4. Ulusun kendi geleceğini saptayabilmesi ve hükümetin başıboş bırakılmaması için Meclis-i Mebusan derhal toplanacak. UYARI Bu karar, Amasya Genelgesi'nde alınan "Ulusu, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesi doğrultusunda alınmıştır. Çünkü Meclis'in açılması ile kararları ulus vereceğinden ülkenin geleceği ile ilgili kararlar ve işler de ulusun denetimine geçmiş olacaktır. 5. Bölgesel direnme güçleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilecek. UYARI Bu cemiyet aracılığıyla Kurtuluş Mücadelesi yürütülecekti. Ayrıca cemiyetlerin birleştirilmesi ile, bölgesel mücadeleler, ulusal bir niteliğe kavuşmuştur. 6. Yurdun her yerinden gelen delegeler, Temsil Kurulu'nu oluşturacak. UYARI Burada oluşturulan temsil kuruluna "yürütme organı" olam görevi verildi. Yani bu kurulun bir hükümet gibi çalışması kararlaştırıldı. Ayrıca Temsil Kurulu'nun yurdun tamamını temsil ettiği belirtildi. Burada oluşturulan Temsil Kurulu'nun ilk görevi Sivas Kongresi'nde alınan kararları yürütmekti. Balıkesir Kongresi Amaç Yunanistan'ın, İzmir'i işgal edip, Ege Bölgesi'nde işgallere başlaması üzerine, mücadele örgütleri kurmak. - 26-30 Temmuz tarihleri arasında toplandı. - Balıkesir Kongresine sadece Batı Anadolu'dan gelen delegeler katıldı. - Amasya Genelgesi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi, ayrıca; - Yunanlılara karşı savaşmak üzere asker toplanması konusunda kararlar alındı. - Padişaha bağlılık belirtildi. - Tüm güçlerin birleştirilmesi kararlaştırıldı. Alaşehir Kongresi - 16-25 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplandı. - Balıkesir Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi. Ayrıca; - Yunanlılara karşı ölünceye kadar bir savunma yapılması, - Bu amaçla silah, cephane toplanması ve halkın askere alınması, - Gerekirse Antlaşma Devletleri'nden yardım alınması, yönünde kararlar alındı. Genelgelerin Sonuçları Havza Genelgesi Ülkenin her tarafında işgallere karşı protesto ve mitingler yapıldı. İlk miting 30 Mayıs 1919'da Havza'da yapıldı. 8 Haziran 1919'da İstanbul'da büyük bir miting yapıldı. Mustafa Kemal, İstanbul hükümeti tarafından geri çağrıldı. Havza Genelgesi ile milli bilincin uyanması yolunda ilk adım atıldı. Amasya Genelgesi Alınan kararlar ile Kurtuluş Savaşı ilan edildi. Genelgede alınan kararlar, bir ihtilal bildirisi niteliğinde idi. Genelge, Milli Mücadele'nin ilk programı niteleğinde idi. Genelge ile, milli bir teşkilatın nasıl kurulacağı ve yapılacak işler belirtilmişti. 23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in müfettişlik görevine son verildi. Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti'ni tanımadığını ve ulusun kendi kaderini kendisinin çizmesi gerektiğini bildirdi. Erzurum Kongresi Kongre sadece Doğu Anadolu için değil, ulusun geneli ile ilgili kararlar aldı. Mustafa Kemal kongre başkanı seçildi. Mustafa Kemal ulusal mücadelenin lideri durumuna geldi. İlk kez vatan sınırlarının nerelerden ibaret olacağı belirtildi. Bağımsızlık ve egemenliğin hiç bir koşul kabul etmeden sağlanmasına karar verildi. İlk kez temsil kurulu oluşturuldu. Temsil Kurulu Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. 30 Temmuz 1919'da İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal hakkında tutuklama emrini verdi. Sivas Kongresi Mustafa Kemal'e karşı ilk muhalefet hareketi başladı. Mustafa Kemal, Temsil Kurulu'nun başkanlığına getirildi. Kongre ihtilalci bir kimlik kazandı. Misak-ı Milli'nin esasları belirlendi. Kurtuluş Mücadelesi'nin yayın organı olarak "İrade-i Milliye" adında bir gazete çıkartıldı. Güneydeki halk direnişlerinin başına subaylar atandı. Ulusal egemenlik ilkesi, padişah ve saltanattan üstün tutuldu. Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi ve Amasya Protokolü Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi Neden Ankara ? Demir yolları ile diğer illere bağlantısı var. Cepheleri denetleyebilecek bir konumda, İstanbul ve diğer şehirlerle telgraf bağlantısı var. Ankara'ya Geliş Amacı Kurtuluş mücadelesini yönetmek, yakından izlemek İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesi İstanbul'da bulunan Damat Ferit Paşa Hükümeti, Milli Mücadele'ye karşı düşmanca bir tavır sergiler. Damat Ferit, Elazığ Valisi Ali Galip Bey'den, Sivas Kongresi'ni dağıtmasını ister. Damat Ferit, halkı Milli Mücadele'ye karşı isyana kışkırtır. İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesindeki Amaç 1. Damat Ferit Paşa Hükümeti'ni düşürüp yerine vatansever bir hükümetin kurulmasını sağlamak, 2. Temsil Kurulu'nun, İstanbul Hükümeti'ne bağlı olmadığını göstermek. Damat Ferit Paşa 1853-1923 1853 İstanbul'da doğan Damat Ferit, Hariciye Nezareti hizmetine girerek Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde katip olarak görev yaptı. 1886'da Sultan Abdülmecit'in kızı ile evlenerek saraya damat oldu ve "damat" lakabını aldı. 1888'de vezir oldu. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki karşıtı politikaları sonucunda 1911 yılında Hürriyet ve İtilaf Partisi'ni kurdu. Mondros Mütarekesi'nden sonra çeşitli dönemlerde Sadrazamlık görevlerinde bulundu. Enver, Talat ve Cemal paşaların gıyabi idam kararlarının çıkarılmasını sağladı. Paris Barış Konferansı'na katıldı. Anadolu'da gelişen ulusal direniş hareketine karşı Anzavur yönetiminde Kuva-yı İnzibatiye'yi kurdurdu. Ali Galip yoluyla Sivas Kongresi'ni engellemeye çalıştı. Anadolu'daki ulusal savaş kadrosunu eşkiyalıkla suçlayan fetvayı yayımlattı. Ulusal savaşın başarıyla bitmesi üzerine Eylül 1922'de yurtdışına kaçtı. 1923'de Fransa'da öldü. Amasya Protokolü Damat Ferit Paşa Hükümeti, 30 Eylül 1919'da istifa etti. Ali Rıza Paşa yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa Hükümeti'nden şu isteklerde bulundu - Milli direnişe karşı olanlar görevden alınsın, - Ordu ulusal amaca uygun olarak yeniden kurulsun, - Mebuslar Meclisi toplansın, - Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına saygılı bir tutum içinde bulunulsun İstanbul Hükümeti, Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Mustafa Kemal ile yüz yüze görüşmek amacıyla 18 Ekim 1919'da Amasya'ya gönderdi. Amasya Protokolü'nün İçeriği 1. Hükümet ile Milli teşkilat arasında uyuşma sağlanmış ve hiç bir anlaşmazlık kalmamıştı. 2. Milletvekili seçimleri serbest ve müdahalesiz yapılacaktır. 3. Hükümetin lehinde ve aleyhinde hiç bir şey yapılmayacaktır. 4. Sivas Kongresi kararları Mebuslar Meclisi'nin onaylaması şartıyla kabul edilecektir. 5. Millet Meclisi'nin, güvenlikte olmayan İstanbul'da toplanması doğru değildir. UYARI İşgalcilerin ve İstanbul yönetiminin baskısı altındaki İstanbul'da toplanacak olan meclisin yurdun bütünlüğü konusunda kararlar alması beklenemezdi. Bu nedenle meclis Anadolu'da toplanmalıydı. 6. Millet Meclisi kurulup, fiilen denetleme görevine başlayıncaya kadar, milletin kaderi hakkında karar verilmeyecek. 7. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti yasal bir kuruluş olarak tanınmalıdır. 8. İtilaf Devletleri ile yapılacak olan barış görüşmelerine Temsil Kurulu'nun uygun göreceği kişiler gönderilecektir. UYARI Bu karar, barış görüşmelerine vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığını sonuna kadar savunacak bir delegenin gönderilmesini amaçlamaktadır. 9. Milli Mücadele'ye katılmış olanlar hakkında verilen tutuklama kararı kaldırılacaktır. UYARI Bu karar ulusal mücadeleye katılımı artırmaya yöneliktir. Çünkü insanlar cezalandırılmayacaklarını anladıkları anda üzerlerindeki tereddütü atıp mücadeleye başlayacaklardır. Amasya Protokolü'nün Önemi 1. İstanbul Hükümeti ile Mustafa Kemal, arasında yapılan ilk resmi görüşmedir. 2. İstanbul Hükümeti, bu görüşme sonunda, ulusal mücadeleyi ve bu mücadelenin yürütme organı olan Temsil Kurulu'nu tanıdı. 3. Mebuslar Meclisi'nin açılması sağlandı. 4. İstanbul Hükümeti bu görüşme ile Temsil Kurulu'nun gücünü kabul etti. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi Mebuslar Meclisi'nin Açılış Hazırlıkları Amasya Görüşmesi'nde Mebuslar Meclisi'nin toplanması kararlaştırıldı. İtilaf devletleri, Mebuslar Meclisi'nin açılması çalışmalarına ve seçimlere müdahale etmedi. Seçimler sonunda Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti mecliste çoğunluğu elde etti. Mustafa Kemal, Erzurum Milletvekili seçildi. Mustafa Kemal, Meclis'in İstanbul yerine Anadolu'da toplanmasını istedi. Mustafa Kemal, Mebuslar Meclisi'ne katılacak olan milletvekilleinden, "Müdafaa-yı Hukuk Grubu" kurmalarını istedi. Bu gruptan kendisini başkan seçmelerini istedi. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Açılışı Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920'de, İstanbul'da toplandı. Meclis, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararlarını kabul etti. Meclis'de Müdafaa-yı Hukuk Grubu kurulamadı, yerine Felah-ı Vatan Grubu kuruldu. Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçilemedi. Misak-ı Milli'nin kabul edilmesi ve vatanın bölünmesine karşı çıkılması üzerine 16 Mart 1920'de İstanbul işgal edildi. Mebuslar Meclisi dağıtıldı. Misak-ı Milli Misak-ı Milli Kararları 1. Osmanlı Devleti'nin Mondros Mütarekesi'ni imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumunun, halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi gerekir. Bu mütareke hududu içinde Türk ve İslam çoğunluğu bulunan kısımların tümü hiç bir şekilde ayrılık kabul etmez bir bütündür. UYARI Burada Arap ülkeleri Osmanlı Devletine mi katılacak yoksa bağımsız mı olacak? Buna Arap halkının karar vermesi istenmektedir. Bu kararla vatanın sınırları kesin olarak saptanmış oluyor. Sınırlar belirlenirken Mondros ve Türk çoğunluğu ölçüt alınıyor. Yani, Mondros'tan sonra işgal edilen yerlerden İtilaf Devletleri çekilmelidir ve Türk çoğunluğu nerede ise orası Türklere bırakılmalıdır. 2. Halkı ilk serbest kaldıkları zamanda başvurdukları halk oylaması ile anavatana katılmış olan "üç liva" yani Kars, Ardahan, Batum için gerektiğinde serbestçe yeniden halk oylamasına başvurulmasını kabul ederiz. UYARI Buralarda Türk çoğunluğu olduğu için böyle bir halk oylaması istenmiştirç Bu kararda verilmek istenen mesaj "Bu illerde Türklerin olmadığını iddia ediyorsanız, geliniz halka soralım, hangi devletin sınırları içinde kalmak istediklerine onlar karar versin." 3. Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya'nın Hukuki durumunun saptanması da halkın tam bir hürlükle verecekleri oya uygun olmalıdır. 4. Hilafet merkezi ve Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul şehriyle Marmara denizinin güvenliği, her türlü tehlikeden uzak olmalıdır. Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılmasında, bizim ve diğer bütün ilgili devletlerin vereceği karar geçerlidir. 5. Azınlık hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haktan yararlanması şartıyla tarafımızdan kabul ve temin edilecektir. UYARI Burada, ülkede yaşayan Müslüman olmayan halkın korunacağı ve onlara çeşitli haklar tanınacağı belirtilmiş, ancak aynı haklardan Balkanlar'da bulunan Müslüman halkın da yararlanması istenmiştir. 6. Her devlet gibi bizim de tam bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin temel kuralıdır. Bu nedenle siyasi, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalar kabul edilemez. Borçlarımızın ödenmesi de kurallara aykırı olamaz. UYARI Bu karar şu anlama gelmektedir. Misak-ı Milli tam bağımsızlığı amaçlayan bir belgedir. Siyasal, adli ve mal gelişmemizi engelleyecek hiç bir şart kabul edilmez denilmekte, kapitülasyonlar, manda ve himaye açıkça reddedilmiştir. Borçlarımızın ödenmesi, bağımsızlık anlayışımıza aykırı olamaz denilmekle de Düyun-u Umumiye'ye karşı çıkmıştır. Misak-ı Milli'nin Kabul Edilmesinin Sonuçları Misak-ı Milli ile Türk ülkesinin sınırları kesin olarak çizildi. Milli Mücadele-nin hedefi tam bağımsızlık olarak belirlendi. İtilaf Devletleri, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti. Mebusan Meclisi kapatıldı, milletvekilleri ve aydınlar tutuklandı. İstanbul'un İşgali İstanbul'un İşgalinin Nedenleri 1. İtilaf Devletleri Mebuslar Meclisi'nden barış kararı almasını ve işgalleri onaylamasını istemesi 2. Mebuslar Meclisi vatanın bütünlüğü konusunda kararlar alınması 3. Mebuslar Meclisi'nin, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararını alıp, işgallere karşı çıkması İşgalin Amacı 1. Mebuslar Meclisi'ni cezalandırmak. 2. Milli Mücadele'ye önder olabilecek kadroları tutuklamak 3. İşgalden Mustafa Kemal Paşa'yı sorumlu göstererek Anadolu hareketini zayıflatmak. İstanbul'un İşgali ve Sonuçları İtilaf Devletleri donanması, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti. İşgal güçleri Mebuslar Meclisi'ni bastı. Bazı milletvekilleri tutuklanıp Malta Adası'na sürüldü. 11 Nisan 1920'de padişahın kararı ile meclis feshedildi. Salih Paşa Hükümeti istifa etti, yerine Damat Ferit Hükümeti kuruldu. Temsil Kurulu Anadolu'da yeni bir meclisin açılması için çalışmalara başladı. İstanbul'un işgal devletleri tarafından işgali, Osmanlı saltanatının sona ermesi demekti. Mustafa Kemal, Milli Mücadele'yi padişah adına da yürüttüğünü açıkladı. Temsil Heyeti'nin İşgal Üzerine Aldığı Önlemler Bir bildiri yayınlayıp, halkın işgali protesto ve mitinglerle reddetmesi istendi. İstanbul ile haberleşme tekrar kesildi. Anadolu'daki İtilaf subaylarının tutuklanmasına karar verildi. Anadolu'ya düşman sevkine yardımcı olacak demir yollarının tahrip edilmesine karar verildi. Anadolu'daki kıymetli evrak ve eşyanın İstanbul'a gönderilmesi yasaklandı. Anadolu'da yeni bir meclisin açılacağı belirtildi. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Açılışı I. Açılış Nedeni ve Amacı 1. İstanbul'daki yönetiminin vatan ve millete karşı görevini yerine getirememesi, 2. Ülkenin işgalini engelleyememiş olması, 3. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal etmesi. İlk TBMM'nin Kuruluş Amacı 1. Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlamak, 2. Yurdu düşmandan kurtarmak için milleti bir araya getirmek, 3. Millet adına karar verebilecek bir organ oluşturmak, 4. Ulusal irade ile birlikte hareket etmek. I. Açılmasıyla İlgili Tartışmalar Mustafa Kemal'in Görüşü Anadolu'da açılacak olan meclis "Kurucu Meclis" niteliğinde olmalı, Padişah'ın etkisinden kurtulmak için Meclis'in adı Osmanlı Mebusan Meclisi olmamalı. Muhalif Görüş Mebuslar Meclisi, Anadolu'da aynen açılmalı. I. Aldığı İlk Kararlar İlk TBMM, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açıldı. Aldığı İlk Kararlar 1. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkartılacak, 2. Hükümet kurulacak, UYARI Hükümetler, devlet idaresi ile doğrudan ilgili bir kurum olduklarından TBMM'nin İstanbul hükümetinden farklı bir hükümet kurma kararı yeni bir devlet düzenine geçildiğini açıkça göstermektedir. 3. Geçici olmak kaydıyla bir hükümet reisi olmayacak ve padişah kaymakamı atanmayacak, UYARI Meclis, bu kararı almakla padişahın etkisinden kurtulup bağımsız çalışmayı amaçlamıştır. Eğer Meclis'in başında bir padişah vekili bulunsaydı, bu kişi meclise baskı yapabilir ve bağımsız çalışmasını engelleyebilirdi. 4. Meclis de toplanan ulusal iradeyi egemen kılmak esas olacak, meclis üstünde bir güç olmayacak. UYARI Bu karar İstanbul yönetimini yok saymıştır. 5. Yasama ve yürütme yetkisi Meclis'e ait olacak. UYARI TBMM'nin aldığı bu kararla, yeni bir hükümetin tanımı yapılmadığından, İstanbul yönetimi yok sayılmış, Meclis hükümet sistemi benimsenmiş ve Meclis yürütme yetkisine sahip olmuştur. 6. Meclis'den seçilen bir heyet Meclis'in vekili olarak hükümet işlerini görecek ve Meclis başkanı bu heyetin de başkanı sayılacak. 7. Padişah ve halife Meclis'in belirleyeceği esaslara göre yerini alacak UYARI Bu karar saltanatın durumunun tartışılacağını ortaya koymaktadır. Bu durumda saltanatın kaldırılabileceği mesajı verilmektedir. 8. İstiklal Mahkemeleri kurulacak. I. İstanbul Hükümeti İle İlişkileri TBMM'nin açılması ile İstanbul Hükümeti'nin aldığı önlemler Anadolu halkını Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı ayaklandırmaya çalıştı. İşgalcilerle bir barış antlaşması imzalayarak, halka yapacak birşey kalmadığını göstermeye çalıştı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, sıkıyönetim mahkemesinde gıyaben yargılayıp idama mahkum etti. Şeyhülislam'a fetva hazırlatıp, Mustafa Kemal'in katlini istedi, ona katılanların dinden çıktığını bildirdi. TBMM'nin İstanbul Hükümeti'ne karşı aldığı önlemler Ankara Müftüsü Rıfat Efendi'ye karşı fetva hazırlattı. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarttı, Meclis'e karşı çıkartılan ve İstanbul Hükümeti'nin desteklediği isyanları bastırmaya çalıştı. İstiklal Mahkemeleri'ni, yurdun değişik bölgelerine gönderdi. İstanbul ile olan bütün ilişkileri kesildi. Karşı Çıkan Ayaklanmalar Ayaklanmaların Nedenleri İç Ayaklanmaların Çıkmasında Etkili Olan Unsurlar 1. Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca Osmanlı ordularının terhis edilmiş olması 2. İstanbul Hükümeti ve işgal kuvvetlerinin Anadolu halkını Milli Mücadele'ye karşı sürekli kışkırtması 3. Savaştan bıkan halkın, askere çağrılma emrine baş kaldırması 4. Kuva-yı Milliye birliklerinin halka kötü davranması Ayaklanmaların Ortaya Çıkışı Bizzat İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkartılan İsyanlar TBMM'nin açılmasından sonra Anadolu'daki "Milli Mücadele" yi bastırmak için İstanbul'da bulunan hükümetin destek verdiği bir takım isyanlar ortaya çıkmıştı. Ahmet Anzavur İsyanı Eski bir subay olan Anzavur Ahmet, 2 Kasım 1919'da Manyas, Susurluk, Gönen ve Ulubat dolaylarında ayaklandı. Amacı, ulusal direnişi bastırmak ve Çanakkale Boğazı'nın ulusal güçlerin eline geçmesini engellemekti. Ahmet Anzavur ve onun kurduğu "Kuva-yı Muhammediye" birlikleri Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare" birliklerine yenildi ve isyan 16 Nisan 1920 tarihinde bastırıldı. Kuva-yı İnzibatiye İsyanı Amacı ; Geyve dolaylarında bulunan Ali Fuat Paşa Cebesoy'nın Kuva-yı Milliye Birliklerini ortadan kaldırmak ve İstanbul Boğazı'nın güvenliğini sağlamaktı. 18 Nisan - 25 Haziran 1920 tarihleri arasında süren bu isyan Ali Fuat Paşa tarafından bastırıldı. İstanbul Hükümeti ile İşgalcilerin Birlikte Çıkarttığı İsyanlar TBMM'nin açılmasıyla birlikte, Mondros Mütarekesi ile Türk ordularının terhis edilmesinden cesaret alan bazı gruplar, İstanbul hükümeti ve işgalci güçlerden destek alarak Anadolu'nun çeşitli kesimlerinde isyan başlatmıştı. Yozgat İsyanı Bu bölgenin ileri gelenleri TBMM'nin açılmasından sonra ayaklandılar. Bu ayaklanma Boğazlayan, Şarkışla, Yıldızeli, Tokat, Zile ve Çorum'a kadar yayıldı. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Milli'ye birlikleri 5 Eylül 1920'de başlayan bu isyanı Ekim sonuna doğru bastırmışlardır. Afyonkarahisar İsyanı Yunan ajanlarının kışkırtması ile Çopur Musa adında biri isyanı başlattı. Kuva-yı Milliye birlikleri tarafından bastırıldı. Konya İsyanı Konya'nın Bozkır ilçesinde çıkan ilk isyanı Kuva-yı Milliye bastırdı. Daha sonra Delibaş Mehmet adında birinin etrafında toplanan halk 2 Ekim 1920'de tekrar ayaklandı. Bu isyan yeni kurulmaya başlayan düzenli ordu tarafından bastırıldı. Milli Aşiret İsyanı Urfa'nın Fransızlar'dan kurtarılmasında yararları görülen bu aşiret daha sonra Fransızlar'ın kışkırtmsı sonucunda 8 Haziran 1920'de ayaklandı. Ancak Milli Kuvvetler tarafından bastırıldı. Bolu-Düzce-Hendek ve Adapazarı isyanı Boğazları elinde tutmak isteyen İngilizler bu bölgede cahil halkı "din ve halifelik elden gidiyor" diyerek 13 Nisan 1920'de ayaklandırdı. Bu isyanı Ali Fuat Paşa ve Refet Paşa'nın emrindeki Kuva-yı Milliye birlikleri bastırdı. Azınlıklar Tarafından Çıkartılan İsyanlar Mondros Mütarekesi ile Anadolu'da yer yer Türk orduları terhis edilmişti. Ortaya çıkan otorite boşluğundan cesaret alan Ermeni ve Rum azınlıklar, işgal kuvvetlerinin de desteği ile isyan etmişti. Ermeni İntikam Alayları İsyanı 10 Temmuz 1920'de Ermeni İntikam Alayları, Fransızlardan aldıkları destek ile Adana ve dolaylarında ayaklandılar. Pontus İsyanı Ege bölgesinden uzak oldukları için doğrudan doğruya Yunan desteğini alamayan Doğu Karadeniz Rumları kendi milli devletlerini kurmak için Trabzon ve dolaylarında Aralık 1920'de ayaklandılar. Bu isyan 1923 yılı başlarında bastırıldı. Kuva-yı Milliye Taraftarlarınca Çıkartılan İsyanlar TBMM'nin kurulması ile birlikte, düzenli orduya geçilmişti. Fakat bu durum Anadolu'da bir takım eski "Kuva-yı Milliyecileri" rahatsız etmiş, lider konumundaki kişiler düzenli orduya karşı ayaklanma başlatmışlardı. Demirci Mehmet Efe İsyanı Aralık 1920'de düzenli orduya karşı çıkan bu ayaklanma Refet Bey Bele tarafından bastırıldı. Çerkez Ethem İsyanı Çerkez Ethem, emrindeki Birinci Kuva-yı Seyyare gezici kuvvet ile oldukça güçlenmiş ve Ankara'yı ele geçirip Kurtuluş Savaşı'nın lideri olmak istemişti. Çerkez Ethem bu amacına ulaşmak için elindeki kuvvetlerin düzenli orduya dönüştürülüp, Mustafa Kemal'e bağlanmasına karşı çıkyordu. 27 Aralık 1920'de Yunanlılarla anlaşarak düzenli orduya saldırdı. Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey İnönü bu isyanı bastırdı. İşgal güçleri ve İstanbul Hükümeti’nin baskıları sonucunda çok sevdiği askerlik mesleğinden ayrılmak zorunda kalan Mustafa Kemal Paşa, milletin sivil ferdi ve Milli Mücadele’nin lideri olarak ülkenin kurtuluşu için çalışmıştır. O, askerlik mesleğinden istifa ettiği 8 Temmuz 1919’dan Başkumandanlık yasasının kabul edildiği 5 Ağustos 1921 tarihine kadar milli kuvvetlerin örgütlenmesinde, düzenli orduların kurulmasında, iç ayaklanmaların bastırılmasında ve düşmanla yapılan muharebelerde örgütleyici ve yönlendirici bir rol oynamasına rağmen askeri harekâtta komutan olarak fiilen ve resmen görev almamıştır. Bu süre zarfında diğer arkadaşlarını görevlendirmiş, askerî harekâtı ve askerî hazırlıkları savaşın amacına uygun olarak yönlendirmiş, Sakarya Meydan Muharebesi’nden itibaren ise fiilen ve resmen başkomutanlığı devralmış ve Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar hem harp yönetiminin hem de askerî harekât yönetiminin sorumluluğunu aynı anda taşımıştır. Batı cephesinde çok üstün kuvvetlerle 10 Temmuz 1921’de başlayan Yunan saldırısı başarıya ulaşmış, Eskişehir düşmüş, İsmet Paşa, Türk ordusunun Alpu-Çifteler hattına çekilmesini emretmişti. Yunanlıların Seyitgazi doğusundaki Kırgız dağını ele geçirmesi üzerine Türk birlikleri daha geriye alınmıştı. 18 Temmuz’da Karacahisar’a nakledilmiş olan Garp Cephesi’ne gelen Mustafa Kemal, duruma müdahale etmek mecburiyetini duymuş ve cephe kumandanına orduyu Sakarya gerisine çekmek üzere Eskişehir’in kuzey ve güneyinde toplanması için talimat vermişti. Savaşan iki ordu arasına nehri sokmak ve Türk ordusuna derlenmek toplanmak için zaman kazandırmayı düşünmüştü. Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle İsmet Paşa, geri çekilme emrini vermiş ve durumu Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği’ne vekâlet eden Fevzi Paşa’ya da bildirmişti. Onun da onayı ile çekilme başlamış ve 25 Temmuz’a kadar Türk birlikleri Sakarya’nın doğusuna çekilmişlerdi. Türk ordusunun bu şekilde geri çekilişinin en büyük sakıncası Eskişehir gibi stratejik bakımdan önemli bir kenti ve birçok toprakları düşmana bırakmaktan dolayı kamuoyunda doğabilecek manevî sarsıntıydı. Mustafa Kemal’e göre bu sakıncalar, kısa zamanda elde edilebilecek başarılı sonuçlarla kendiliğinden ortadan kalkacaktı. Askerliğin gereği, kararsızlığa düşmeden uygulamak gerekiyordu. O da bunu yapmıştı. Onun tahmin ettiği manevî sakıncalar hemen kendini gösterdi. İlk tepkiler TBMM’den geldi. Özellikle muhalifler, düşman tehlikesinin Ankara yakınlarına gelmesi ile Mustafa Kemal’e sert eleştiriler yöneltmeye başladılar. Mustafa Kemal’i ve kumandanları bu sonuçtan sorumlu tutuyorlardı. Meclis’te heyecan ve hiddet son dereceyi bulmuştu. Milletvekilleri arasında “Ordu nereye gidiyor? Millet nereye götürülüyor? Bu gidişatın elbette bir sorumlusu vardır; O nerededir? Onu göremiyoruz. Bugünkü acıklı ve korkunç durumun asıl sorumlusunu ordunun başında görmek isterdik.” şeklinde sesler yükseldiği gibi, son ümidin de kaybolduğuna inananlar bile vardı. Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesini isteyen muhalif grup, bütün bu başarısızlıkları ona yıkıp yıpratmak düşüncesindeydi. Ona inanlar ise, ordunun başına geçtiği takdirde bilgi ve tecrübesiyle ülkeyi kurtaracağını ileri sürüyorlardı. Bazı milletvekilleri de Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesinin son ümidin de yitirilmiş olduğu inancını doğuracağını ve kamuoyunda olumsuz etki yapacağını ileri sürüyorlardı. Ancak yapılan tartışmalarda milletvekillerinin büyük çoğunluğu, Atatürkün ordunun başına geçmesini son çare ve son önlem olarak görüyorlardı. Meclisin bu görüşü çabucak halk arasında da yayılmıştı. Tartışmalar karşısında Mustafa Kemal’in sessiz kalması ve komutayı almak için bir girişimde bulunmaması, felaketin yakın ve kesin olduğu inancını yaygınlaştırmıştı. Bunu anlar anlamaz kürsüye çıkan Mustafa Kemal, 4 Ağustos 1921’de verdiği bir öneri ile başkomutanlığı kabul ettiğini bildirdi ve beklenen yararların çabucak elde edilebilmesi için Meclis’in tüm yetkilerinin kendisine verilmesini ve bunun üç ay gibi kısa bir süreyle sınırlandırılmasını istedi. Bu önergenin okunmasından sonra tartışmalar “Başkumandan Vekili” mi yoksa “Başkumandan” mı olması gerektiği üzerinde yoğunlaştı. Mustafa Kemal, kişisel endişeler taşıyanlara ve Meclis’in iş göremez hale düşeceğinden korkanlara teminat verdi. İstediği yetkileri temin edecek bir kanun tasarısı hazırladı. 5 Ağustos 1921’de yapılan oylama sonucunda “Başkumandanlık Kanunu” kabul edildi. Böylece yaklaşık bir yıl aradan sonra Başkumandan sıfatıyla bütün sorumluluğu üstlenerek Kurtuluş Savaşı’nda askerî harekâtın kumandasını eline aldı. » “M. Kemal Atatürk“ sayfasına dön! Yorum Yap! Yazı Ayrıntıları... Yazdır! Bu Yazıyı Paylaşın! Kurtuluş Savaşında Cepheler Ders Notu Kısa ve Öz KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER Kurtuluş Savaşında; Doğu Cephesinde Ermenilerle, Güney Cephesinde Fransız ve Ermeni çetelerle, Batı Cephesinde de Yunanlılar ile mücadele edilmiştir. Doğu Cephesi Bu cephede Kars ve çevresini işgal eden Ermenilerle Kazım KARABEKİR komutasındaki 15. Kolordu ile mücadele edilmiştir. Ermeniler yenilgiye uğratılmış ve 3 Aralık 1920 de TBMM ile Ermenistan arasında Gümrü Antlaşması imzalanmıştır. Gümrü Antlaşmasıyla; Ermenistan; Kars, Sarıkamış, Kağızman, Kulp ve Iğdır’ı Türkiye’ye bırakmıştır. Ermeniler silah ve cephanelerini Türk kuvvetlerine teslim etmişlerdir. Antlaşmanın önemi TBMM’nin uluslar arası alanda kazandığı ilk askeri ve siyasi başarısıdır. Ermeniler TBMM’yi tanıyan ve Sevr’in geçersizliğini kabul eden ilk devlet olmuştur. Doğu cephesi kapanmıştır. Doğu cephesindeki birliklerin, silah ve cephaneliklerin bir kısmı Batı cephesine kaydırılmıştır. Güney Cephesi Bu cephede Fransızlarla ve onların silahlandırdığı Ermeni çetelerine karşı mücadele edilmiştir. İşgallere karşı ilk direniş Hatay Dörtyol’da yapılmıştır. Bu cephe Adana, Antep, Urfa, Maraş ve Hatay çevresini kapsamaktadır. Not Güney Cephesinde Kuvayımilliye birlikleri ile düşmana karşı mücadele edilmiş olup düzenli ordu kullanılmamıştır. Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Şahin Bey, Urfa’da Ali Saip Bey, Adana’da ise Tayyar Rahmiye Hanım Güney Cephesindeki Fransız işgaline karşı mücadele eden ve fedakârlıklarıyla tarihe geçmiş kahramanlarımızdandır. Güney Cephesi, Sakarya Meydan Savaşından sonra Fransızlarla 20 Ekim 1921 de imzalanan Ankara Antlaşması ile kapanmıştır. Not TBMM tarafından 1921’de Antep’e ’Gazi’’, 1973’te Maraş’a ’Kahraman’’, ve 1984’te Urfa’ya ’Şanlı’’ unvanları verilmiştir. Batı Cephesi Bu cephe İzmir’in işgali 15 Mayıs 1919 ile açılmış ve Mudanya Ateşkes Antlaşması11 Ekim 1922 ile kapanmıştır. Yunanlara karşı mücadele edilmiştir. Milli Mücadele sırasında en şiddetli çarpışmalar bu cephede yaşanmıştır. Kuvayımilliye birlikleri ilk kez bu cephede ortaya çıkmıştır. Bu cephede Kuvayımilliye birlikleriyle başlayan direniş düzenli ordunun kurulmasıyla devam etmiştir. Düzenli Ordunun Kurulması 8 Kasım 1920 Düzenli Ordunun Kurulmasının Nedenleri Kuvayımilliye birliklerinin Yunan işgalini yavaşlatması fakat durduramaması. Kuvayımilliye birliklerinin askeri disiplinden yoksun olması ve yeterli donanıma sahip olmaması Kuvayımilliye birliklerinin son dönemde halktan zorla para ve yardım toplaması Kuvayımilliye birliklerinin belli bir merkeze bağlı olmayıp kendi başlarına hareket etmesi Kuvayımilliye birliklerinin bölgesel kurtuluşu amaçlamaları gibi nedenlerden dolayı Kuvayımilliye birlikleri kaldırılarak İsmet Paşa komutasında düzenli ordu kurulmuştur. Batı Cephesinde TBMM’nin Yunanlarla Yaptığı Savaşlar İnönü Muharebesi İnönü Muharebesi Kütahya-Eskişehir Muharebeleri Sakarya Meydan Muharebesi Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Muharebesi Birinci İnönü Zaferi 6-10 Ocak 1921 Yunanlıların ilk taarruzu düzenli ordu tarafından başarıyla püskürtülmüştür. Bu sefer düzenli ordunun Batı Cephesindeki ilk zaferidir. Bu zaferle Türk milletinin düzenli orduya ve kurtuluşa olan inancı artmıştır. TBMM’nin otoritesi artmıştır. Yeni Türk Devletinin ilk anayasası olan 1921 Anayasası Teşkilat-i Esasiye kabul edilmiştir. Batı Cephesi komutanı Albay İsmet Bey general rütbesine yükselmiştir. İstiklal Marşı kabul edilmiştir. İtilaf Devletleri TBMM Hükümetini Londra konferansına davet etmiştir. Londra Konferansı İtilaf Devletlerinin Londra’da bir konferans düzenlemelerinde Yunan Ordusuna zaman kazandırma ve Sevr’i yumuşatarak TBMM’ye kabul ettirme amacı etkili olmuştur. İtilaf Devletleri Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin temsilcilerini konferansa davet ederek Büyük Millet Meclisi’nin hukuki varlığını tanımış oldu. İtilaf Devletleri konferansa TBMM Hükümetinin yanı sıra Osmanlı Hükümetini de davet ederek iki hükümet arasında ikilik çıkarmak ve Sevr’i kabul ettirmek istemiştir. Mustafa Kemal’in konferanstan bir sonuç çıkmayacağını bildiği halde temsilci göndermesinin nedenleri; TBMM’nin varlığını tanıtmak Misakımilli’yi duyurmak Türklerin savaş yanlısı olmadığını göstermek Birinci İnönü Zaferi Sonrasında Türkiye ile Afganistan arasında dostluk antlaşması imzalanmıştır. Not Afganistan TBMM Hükümetini tanıyan ilk İslam Devletidir. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı ve Çarlık Rusya’dan kalan anlaşmalar geçersiz sayılmıştır. Not Böylece Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırıldığını kabul etmiştir. Not TBMM’yi tanıyan ilk Avrupa-Batı Devleti Sovyet Rusya’dır. Not Moskova Antlaşması ile Batum’un Gürcistan’a bırakılması Misakımilli’den ilk taviz olmuştur. İkinci İnönü Zaferi 23 Mart-1 Nisan 1921 Londra Konferansında istediği sonucu alamayan İngiltere, Sevr Anlaşmasını Türklere zorla kabul ettirmek için Yunanları bir kez daha saldırıya geçirmiştir. Türk ordusu İnönü’de Yunanlıları bir kez daha yenilgiye uğratmıştır. Bu zafer sonrası İtalya Anadolu’daki kuvvetlerini çekmeye başlamıştır. Bu zaferle halkın düzenli orduya olan güveni artarken TBMM Hükümetinin otoritesi güçlenmiştir. Not Bu zaferden sonra Mustafa Kemal İsmet Paşa’ya gönderdiği telgrafta’’ Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makûs talihini de yendiniz’’ demiştir. Kütahya-Eskişehir Savaşları 10-24 Temmuz 1921 Düzenli ordunun Batı Cephesindeki ilk yenilgisidir. Yunan ordusu Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir’i alarak Polatlı’ya kadar ilerlemiştir. Türk ordusu Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmek zorunda kalmıştır. Başkomutanlık kanunu ile meclisin yetkileri 3 aylığına Mustafa Kemal’e verilmiştir. MaarifEğitim Kongresi 15-21 Temmuz 1921 Kütahya-Eskişehir Savaşları’nın tüm şiddetiyle devam ettiği günlerde Ankara’da toplanmıştır. Sakarya savaşı öncesinde Ankara’da toplanan bu kongrede, öğretim programlarının bilimsel esaslara göre yeniden hazırlanması kararı alınmıştır. Türk eğitim sisteminin temelleri atılmıştır. Savaş zamanında Maarif Kongresi’nin toplanması Mustafa Kemal’in eğitim öğretime önem verdiğinin kanıtıdır. Tekalifimilliye Emirleri Milli Yükümlülükler Kütahya-Eskişehir Savaşları sonunda Mustafa Kemal tarafından Başkomutanlık yetkisi kullanılarak ordunun yiyecek, içecek, silah, cephane ve kıyafet gibi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla çıkarılan kanunlardır. Sakarya Meydan Savaşı23 Ağustos-13 Eylül 1921 Mustafa Kemal’in komuta ettiği Türk birlikleri Yunan ordusunun taarruz gücünü kırmıştır. Sakarya Zaferi’yle Türklerin 1683 yılındaki İkinci Viyana Kuşatmasından beri devam eden geri çekilişi sona ermiştir. Yunanlar taarruz gücünü kaybetmiş, askeri üstünlük Türk tarafına geçmiştir. TBMM tarafından Mustafa Kemal’e’’ Mareşallik’’ rütbesi ve’’ Gazilik’’ unvanı verilmiştir. TBMM hükümeti ile Sovyetler Birliğine bağlı Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan arasında Kars antlaşması imzalanmış ve doğu sınırımız kesin olarak çizilmiştir. TBMM Hükümeti ile Fransa arasında Ankara Antlaşması imzalanmış olup Türkiye ile Fransa arasındaki savaş durumu sona ermiştir. Not TBMM’yi tanıyan ilk İtilaf Devleti Fransa’dır. Not Ankara Antlaşması ile Hatay Suriye sınırları içinde bırakılmış ve Misakımilli’den taviz verilmiştir. Büyük Taarruz26-30 Ağustos 1922 Türk ordusu düşmanın silahlı kuvvetlerini kesin bir biçimde yok etmek ve işgal altındaki toprakları kurtarmak için harekete geçmiştir. Türk ordusunun taarruzu sonrasında Yunan kuvvetleri bozguna uğratılmıştır. Kurtuluş savaşı başarıya ulaşmış, diplomatik mücadele dönemi başlamıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşması 3-11 Ekim 1922 Mudanya Konferansı’na Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri katılmıştır. Konferans’ta Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir. Türk heyetinin başkanlığını İsmet Paşa yapmıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla; Türkiye ile Yunanistan arasındaki savaş fiilen sona ermiştir. İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarılmıştır. İstanbul ve boğazların yönetimi TBMM’ye bırakılmış, böylece Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. ZAFERİN VE BAĞIMSIZLIĞIN TESCİLİ LOZAN Lozan Barış Konferansı; İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın çağrısıyla 20 Kasım 1922 de İsviçre’de toplandı. Bu konferansa başta Türkiye olmak üzere Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya davet edildi. SSCB, Bulgaristan, Ukrayna ve Gürcistan boğazlarla ilgili görüşmelere katılmak üzere konferansa çağrıldı. Gözlemci olan ABD’nin yanı sıra Belçika ve Portekiz’de konferansta hazır bulundu. Lozan görüşmeleri sırasında Türkiye’yi Dışişleri Bakanı İsmet Paşa başkanlığında bir heyet temsil etti. Bu heyet TBMM’nin kararları doğrultusunda hareket ederek görüşmeleri yürütmüştür. İtilaf Devletlerinin uzlaşmaz tavrı yüzünden bir ara kesilen görüşmeler, yeni bir savaş istenmediğinden yeniden başlamış ve sonunda Lozan Barış Antlaşması24 Temmuz 1923imzalanmıştır. Not Mustafa Kemal ve TBMM, Lozan görüşmelerine katılan heyetten kapitülasyonlar ve Türkiye sınırı içinde Ermeni Devleti kurulması konularında kesinlikle taviz verilmemesini istemiştir. Lozan Barış Antlaşmasına Göre Boğazların yönetimi başkanlığını Türkiye’nin yapacağı uluslar arası bir komisyona bırakılmıştır. Not Bu madde tam bağımsızlık ilkemize ve egemenlik haklarımıza aykırıdır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınır Meriç Nehri kabul edilecektir. Yunanistan savaş tazminatı olarak Meriç Nehri’ nin batısındaki Karaağaç’ı Türkiye’ye verecektir. Türkiye-Suriye sınırı Fransızlarla imzalanan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nda olduğu gibi kabul edilecektir. Not Bu madde ile Hatay, Suriye sınırı dışında kalmış ve Misakımilli’den taviz verilmiştir. Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılmıştır. Not Bu madde ekonomik bağımsızlıklarla ilgilidir. Ülkede yaşayan gayrimüslimler Türk vatandaşı kabul edilecektir. Boğazların her iki yakası askerden arındırılacaktır. Bunun dışında orduyla ilgili hiçbir sınırlama getirilmeyecektir. Anadolu’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler yer değiştirecektir. Gökçeada ve Bozcaada hariç Ege adaları Yunanistan’a bırakılmıştır. Dış borçlar Osmanlı’dan ayrılan devletlerarasında paylaştırılacaktır. Patrikhane İstanbul’da kalacak ancak siyasi yetkileri olmayacaktır. Not Lozan Konferansı’nda Türkiye-Irak sınırının Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili görüşmelere göre çizilmesi kararlaştırılmıştır. Yani Musul sorunu Lozan’da çözülemeyen tek sorun olmuştur. Not Boğazlar ve Hatay görüşmelerde Misakımilli’ye aykırı çözülen konulardır. Lozan Barış Antlaşmasının Önemi TBMM tarafından onaylanmıştır. Yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı İtilaf Devletlerine kabul ettirilmiştir. Sömürge altındaki uluslara örnek olmuştur. Günümüze kadar geçerliliğini sürdüren bir antlaşmadır. Sevr Antlaşmasının yerine imzalanmıştır. İnkılâplara ortam hazırlamıştır. Osmanlı’dan kalma birçok sorun çözüme kavuşmuştur. Not Lozan’dan sonra Hatay, Boğazlar, Yabancı Okullar, Nüfus Mübadelesi tekrar gündeme gelmiştir. Not Bu antlaşma Türk Milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Sanat ve Edebiyat Eserlerinde Kurtuluş Savaşımız Kurtuluş savaşı milletimizin bütün fertlerini etkilediği gibi şairlerimizi, romancılarımızı, ressamlarımızı ve heykeltıraşlarımızı da etkilemiş, edebiyat ve sanat eserlerine de konu olmuştur. Edebiyat Alanında, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek, Türk’ün ateşle imtihanı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara, Yaban Samim Kocagöz’ün Doludizgin romanları bulunmaktadır. Resim Alanında, Halil Dikmen’in Kurtuluş Savaşı Hikmet Onat’ın Kurtuluş Savaşında Sıladan Mektup İbrahim Çallı’nın Zeybekler Kurtuluş Savaşı’nda tabloları bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşında Cepheler Ders Notu Kısa ve Öz Dosyasını daha düzenli olarak indirmek için BURAYA TIKLAYINIZ

kurtuluş savaşında mustafa kemal in etkisi