Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd. 12 Ağustos 2022 Anasayfa Müşteri Hizmetleri Tarımsal Yetiştiricilik Bezelye Yetiştiriciliği Çilek Yetiştiriciliği Domates Yetiştiriciliği Fasulye Yetiştiriciliği Havuç Yetiştiriciliği Kabak Yetiştiriciliği Karpuz Yetiştiriciliği Patlıcan Yetiştiriciliği Marul Yetiştiriciliği Pırasa Yetiştiriciliği Salatalık Yetiştiriciliği Soğan Yetiştiriciliği Yonca Yetiştiriciliği Online Mağaza Home fasülye iklim istekleri Fasulye ekiminde dikkat edilmesi gereken hususlar. Fasulye ekiminde dikkat edilmesi gereken hususlar. Kuru fasulye insan tüketimi için önemli bir bitkisel protein kaynağıdır. Fasulye bölgemizde yaygın ekilen şeker pancarı ve Devamını Oku Arama Yap Facebook Sayfamız Çilek Fidesi Blog TV – Yetiştiricilik Videoları Sebze Tohumu Son Bloglar Karpuz Yetiştiriciliği Nasıl Olmalıdır Balkabağı bakımı nasıl olmalıdır ? Fasulye ekiminde dikkat edilmesi gereken hususlar. Cino fasulye bakımı nasıl yapılır? Türkiyede ve dünyada fasulye yetiştiriciliği Etiket Bulutu Son Yazılar Karpuz Yetiştiriciliği Nasıl Olmalıdır Balkabağı bakımı nasıl olmalıdır ? Fasulye ekiminde dikkat edilmesi gereken hususlar. Cino fasulye bakımı nasıl yapılır? Türkiyede ve dünyada fasulye yetiştiriciliği © 2020 İNTFA Blog - Tarımsal Yetiştiricilik Bilgileri. Bütün hakları saklıdır. Web Design Akademik Web GİRİŞ Çemen bitkisi, boyotu, buyotu, çemen otu adlarıyla da adlandırılır. Kelebekçiçekligiller familyasından, 10-50 cm boyunda, tarımı yapılan, 1 yıllık otsu bitki. Çiçekleri sarımsı beyaz, bazen hafif pembe renkli, meyveleri düz veya biraz kıvrık, 5-11 cm uzunlukta ve 10-20 tohumludur. Bu makalede çemen bitkisinin Trigonella foenum- graecum L. verim ve morfolojik özellikleri, yetiştiriciliği, kullanım alanları, besin içeriği ve hasadıma dair bilgiler verilmeye çalışılmıştır. BÖLÜM 1 ÇEMEN BİTKİSİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1. Çemen Bitkisinin Tanımı ve Önemi Trigonella foenum-graecum L. Legüminosae familyasının Papilionaceae alt familyasına ait tek yıllık otsu bir bitkidir. Halk arasında” buy otu” olarakta ünlenmiştir. Çemen bitkisinin Geniş adaptasyon yeteneğine sahip olması, özellikle toprak isteği bakımından kanaatkâr olması ve baharat, ilaç ve kozmetik gibi daha birçok alanda kullanımının olması Ç E M E N İ N rekabetçi-güçlü yönlerini oluştururken buyÇemen bitkisini de baharat bitkileri içerimde önemli bir yere taşımaktadır. 2. Çemen Bitkisinin Anavatanı ve Tarihsel Gelişim Süreci Çemen bitkisi günümüzden 4000 yıl önce Mısır’da ekilmeye başlamış ve zamanının bitki deseni içerisinde yer almıştır. Çemen, Mısır’ın en kıdemli kültür bitkisi olduğu gibi, Hint uygarlığını Hintlilerce paylaştığı Hint tarımında önemli bir yeri olduğu adının Sanskritçede kayıtlı bu olduğu tespit edilmiştir. Gen merkezi Güney Avrupa ve ülkemizi de içine alan Akdeniz havzası ve Batı Asya’dır. Çemen Doğu Akdeniz’den Orta Asya ve Etiyopya’ya kadar doğal olarak yetişmektedir. 3. Çemenin Bilimsel Sınıflandırılması Alem Plantae Bitkiler Bölüm Magnoliophyta Kapalı Tohumlular Sınıf Magnoliopsida İki Çenekliler Takım Fabales Familya Fabaceae Leguminosae Alt Familya Papilionaceae Cins Trigonella Tür Trigonellafoenum-graecum Alem Plantae Bitkiler Bölüm Magnoliophyta Kapalı Tohumlular Takım Fabales Sınıf Magnoliopsida İki Çenekliler Familya Fabaceae Alt Familya Papilionaceae Cins Trigonella Tür T. foenum graecum L. Çemen Trigonella foenum-graecum L. Fabaceae; Çemenin yetiştiriciliği yapılan iki türü bulunmaktadır. Bunlardan birisi ülkemizde de tarımı yapılan Trigonella foenum- graecum L. türüdür. Diğeri ise Trigonella caerule L. Mavi çemen’dir. Trigonella cinsinin 50’ye yakın türü bulunmaktadır. Övünülecek ve geliştiricek bir zenginlikten bahsetmek gerekirse bu ÇEMEN türlerden 45‟i Türkiye’ de tabi olarak yetişmesidir. 4. Çemenin Besin İçeriği Yapılan tahlil ve araştırmalarda Çemen tohumlarının % protein, % yağ, % 48 yararsız karbonhidrat, % 20 müsilaj madde ve % diosgenin veren saponin içerdiği kayıt altına alınmıştır. Çemen tohumunun embriyosunda diosgenin adı verilen saponozitin maddesi keşfedilmiştir. Çemende saponozitin varlığının anlaşılmasından sonra bitki Avrupa, Amerika ve Doğu Afrika’da yaygınlaşmaya başlanmıştır. Buy tohumları valin, fenilalanin, lisin, glisin, aspartik asit, glutamik asit, serin ve lösince aminoasitlerden zengin olduğu tespit edilmiştir. Çemen Tohumlarının Kimyasal Ve Mineral Besin Değerleri çizelge halinde aşağıda sunulmuştur. Besin İçeriği Miktarı Birimi Nem 4,3 % Ham Protein 27,3 % Ham Yağ 6,7 % Ham Lif 6,7 % Nitrojen 51,2 % Kül 3,8 % Na 49 mg/100 g K 1306 mg/100 g Fe 22,5 mg/100 g Ca 158 mg/100 g P 415 mg/100 g Mn 1550 mg/100 g Zn 9,9 mg/100 g Cu 331 mg/100 g Çemen tohumunun kimyasal kompozisyonu içerisinde tohumlarında sabit yağ oranının %7-10 olduğu ve %0,02’de uçucu yağ bulunduğu ortaya konulmuştur. Tohumda yağ ile birlikte %27 protein, %30-38 müsilaj bulunur. Tohumdaki bulunan müsilajdan dolayı tohumlar çabuk şişerler. Çemen tohum Yağının Besin Değeri Çemen tohumu yağında önemli miktarda fito kimyasallar, mineral maddeler ve vitaminler bulunmaktadır. Bunlar; %52 oleik asit ile %40 linoleik asit, uçucu yağ, azotlu bileşikler, fitin, kolin, rutin, nikotin amid, kumarin, kül %3-4, flavonoid, müsilaj %30, trigonellin %1, eholine, sentionine ve cerpaine alkaloitleri ve yağlı embriyosunda hidroliz sonucu diosgenin %0,8-2,2 veren steroidal saponinler %5-7 ve Vitamin A, B ve C, kalsiyum, demir ve diğer minerallerdir. 5. Çemenin Tüketim ve Kullanım Alanları Nelerdir? Çemenin çeşitli kullanım alanları vardır. Çemen özellikle tıp, gıda, eczacılık ve kozmetik gibi sektörlerde yaygın olarak tüketilmektedir. Çemen bitkisinin halk hekimliğinde de kullanımı mevcuttur. Bitkisinin hem tohumları hem de vejetatif yeşil kısımları genç dönemde yaprakları insan beslenmesinde kullanılır. Tohumları öğütülerek mutfaklarda baharat karışımlarında, soslarda, turşularda ve et ürünlerinde kullanılmaktadır. Pastırma işletmecilerinin hammadde kalemlerinden biri de çemen karışımıdır. Çemenin pastırma imalatında kullanılmasının nedeni pastırmayı olası mikroorganizma bulaşlarından korumak ve aynı zamanda pastırmaya lezzet, tat ve aroma kazandırmaktır. Çemen Yeşil gübre olarak toprak ıslahında hasat sonrası sapları hayvan beslemesinde kullanılmaktadır. Çemen aynı zamanda bir münavebe bitkisi olarakta yetiştirilebilir. Gıda endüstrisinde şekerlemeler, şurup, alkolsüz içecekler, çeşni ürünleri ve şekerli sosların karışımında kullanılır. Çemenden elde edilen özüt ve oleorezin ise alkollü içecekler, jelatin, pudinkler, cikletler, şekerli kremalarda ve turşularda kullanılır. 6. Üretim Miktarı Ve Ekonomik Önemi Türkiye’de üretilen çemen tohumu en çok baharat olarak tüketilmekte ve ardından ise ihracatı yapılmaktadır. Üretim Alanları, Üretim Miktarları ve Verim Çizelgesi YILLAR EKİM ALANI da ÜRETİM ton VERİM kg/da 2010 200 121 2011 141 134 2012 640 67 105 2013 195 116 2014 218 110 2015 491 114 2016 914 111 2017 105 2018 745 104 2019 645 107 Kaynak TÜİK, 2020 2019 Yılında Çemen Yetiştiriciliği Yapılan İller Çizelgesi İller Alanı da Üretim Miktarı ton Verim kg/da Karaman 214 119 Çorum 110 92 Sivas 979 94 96 Samsun 740 85 115 Yozgat 560 57 102 Konya 288 35 122 Kayseri 204 25 123 Amasya 216 21 97 Tokat 45 3 67 Afyonkarahisar 10 1 100 Toplam 645 – Kaynak TÜİK, 2020 Çemen yetiştiriciliği yıllar itibari ile incelendiğinde yıllara göre ekim alanının uç noktalarda azalıp çoğaldığı görülecektir. Bu ekiliş alanlarındaki geniş band çemen fiyatının yıllara göre değişkenlik sergilemesinden ve iklimsel değerlerden özellikle yağıştan ileri gelmektedir. Yetiştiricilik Alanları Çemen Dünyada yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan bir bitkidir. Hindistan, Fas, Mısır, Cezayir, Türkiye, İtalya, İspanya, Fransa ve Yunanistan’da ve Amerika’da tarımı yapılmaktadır. Çemen Türkiye’de de istenilen oranda yetiştiriciliği ve üretimi yapılmasa da öteden beri tarımı yapılan kökenleri Anadolu olan bir bitkidir. Çemen Türkiye’de Konya, Kayseri, Çankırı, Ankara, Gaziantep, Kahramanmaraş, Afyon, Şanlıurfa ve Hatay, Çankırı, Karaman, Çorum yetiştiriciliği en çok yapılan illerdir. Çemenin Kıymeti Çemen üretim ve ekiliş alanı açısından ülkemizde istenilen kültüre ulaşamamıştır. Çünkü çemen tüketimi ve kullanımı halk arasında yeterince yayılmamıştır. Ülkemizde çemenin dışsatımı da istenilen durumda değildir. Bütün bu olumsuzlukların sebebi bitkinin tanıtımının yeterince yapılamamasıdır. Çemen bitkisinin kullanım alanlarının genişletilmesi ve bu bitkilerden elde edilen ürünlerin standartlarının daha da iyileştirilmesi ile tıbbi ve aromatik bitkilere karşı son yıllarda artan ilgiden çemeninde hissesine düşeni alacağı ve dışsatım ile üretim miktarının hak ettiği düzeye ulaşacağı ifade edilmektedir. Tarımında Ekilen Çeşitler Türkiye’de Trigonella foenum-graecum L. türünün tarımı yapılmaktadır. Trigonella foenum-graecum’un açılımı Tirigonella üçgen şekilli soluk çiçek demektir. Foenum graecum ise Yunan samanı anlamına gelmektedir. Ülkemiz çemenin doğal yetişme alanı olmasına rağmen tohum ıslah çalışmaları çok ileri seviyede değildir. Çemende geliştirilen tohum çeşitlerimizde bulunmaktadır. Bu çeşitlerin özellikleri ve adları aşağıda verilmiştir. Berkem Tohum Çemen Çeşidi. Geliştirici kuruluş Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesidir. Gürarslan Çemen Tohumu Çeşidi Özelliği kışlık tabiatlı Geliştirici kuruluş Zir. Fakültesi. Çiftçi Çemen Tohumu Çeşidi Geliştirici Kuruluş Geçit Kuşağı Tar. Arş. Ens. Müdürlüğü Çemen bitkisinin Sağlık Yararları Çemen tohumlarından elde edilen boya kozmetik ürünlerin boyanmasında ve afrodizyak olarak da kullanıldığı bilinmektedir. Halk arasında çemenden, tahriş giderici, bağırsak yumuşatıcı, gaz giderici, sindirimi kolaylaştırıcı, süt arttırıcı, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü olarak yararlanılmakla beraber, ateş düşürücü, bronşit, boğaz ağrısını giderici, yara iyileştirici ve kan şekerini düşürücü özelliğinden dolayı şeker hastalığında ve kanser tedavisinde kullanılır. BÖLÜM 2 ÇEMEN OTUNUN BOTANİK ÖZELLİKLERİ Çemen ülkemizde 30 veya 60 cm arasında boylanabilmektedir. Çemen dikine büyüme özelliğine sahip olduğu gibi yere yatık olarakta gelişmesini sürdürebilmektedir. Çemenin vejetasyon süresi 105 veya 140 gün arasındadır. Ancak bu süre güzlük ekimin yapıldığı Akdeniz Bölgesinde 210 günü bulmaktadır. 1. Çemenin Gövde ve Sap Yapısı Gövde birinci gelişme evresinde tüylü olup, daha sonra çıplak bir yapıya dönüşmektedir. Çemen gövdesi koyu yeşil renktedir. Çemen bitki sapları yuvarlağa yakın ve içi dolu değil boştur. Yan dallar yaprak koltuklarından çıkmaktadır. 2. Yaprak Yonca yaprağına çok benzeyen çemen yaprakları, 5,3 mm uzunluğunda kısa bir sap üzerinde üç yaprakçıktan oluşmaktadır. Yaprağı oluşturan yaprakçıklar ters yumurta ve/veya mızrak formunda 10-40 mm uzunluğunda ve 8- 15 mm genişliğindedir. Yaprakcıkların şekli dipte, ortada ve yanlarda farklı olabilmektedir. Dip yaprakçıklar kama formuna dönüşmektedir. Orta yaprakçıklar ise uzun sapçıklıdır. Yandaki yaprakçıklar ise sapsız bağlanmışlardır. Her üç yaprakçık formunda yaprakçık tabanı düz kenarlı, üst kısımlar ise ince dişlidir. Ancak yoncanın aksine orta damar uzantısı belirgin değildir. Kulakçık oldukça iri ve üçgenimsi, mızraksı bir formdan yumurta formuna kadar değişik şekiller göstermektedir. 3. Çiçek Çemen çiçekleri açık sarı veya beyaz renktedir. Baklagil çiçek durumunun temel özelliklerini gösteren çemen çiçekleri 10-18 mm uzunluğunda tek veya çift ikili olarak yaprak koltuklarında sapsız olarak oluşmaktadır. Çiçeklenmeden sonra 10 gün içinde meyve bağlamaktadır. Bu çiçekler meyve bağlayıp olgunlaşınca her biri 10 veya 20 adet sarı veya kahverengi minik tohum taşıyan tohum zarfına dönüşmektedir. 4. Kök Çemen tek yıllık kazık köklü bitkidir. Kök sistem olarak fazla derine gitmeyen bir yapıya sahiptir. Çemen diğer baklagillerde olduğu gibi köklerinde yüksükler taşır. Köklerinde bol miktarda nodoziteler oluşur. 5. Bakla Ve Tohum Baklalar 5- 11 cm uzunlukta 0,5-1 cm genişliğinde olup, kıvrık ve sivri uçlu olup, baklalar ortalama 6-20 adet arasında tohum taşır. TOHUM;Çemen tohumları 3-5 mm boyundadır. Dış görünüşü sert, köşeli, üzeri ince pürtüklüdür. Tohumda renk; kirli sarıdan koyu kahverengiye kadar değişen renklerdedir.. Tohumları parmaklar arasında ovuşturulduğunda özel çemen kokusu hissedilir. Tohumun kendine ait özel kokusu,3-Hydroxy-4,5-Dimethyl-25H-Furanon bileşiminden ileri gelmektedir.. BÖLÜM 3 ÇEMENİN EKOLOJİK İSTEKLERİ 1. İklim İsteği Çemen “En” leri olan bir bitkidir. Çemen kuraklığa ve sıcağa en dayanıklı bitkiler içindedir. Çemen ılıman iklimlerde iyi gelişim sağlayan bir bitki olarak kayıtlara adını yazdırmıştır. Çemen bitkisinin hem yazlık hem de kışlık ekilişleri vardır. Türkiye’de sıcak bölgelerde, erken ilkbaharda veya kışlık olarak ekilirken soğuk bölgelerde ise yazlık olarak ekimi yapılmaktadır. Kuraklığı ve sıcaklığa dayanımı iyi olmasına rağmen fazla kuraklıkta gelişmesi geriler. Çünkü neme karşı hassasiyeti bulunmaktadır. Kışa dayanma gücü zayıftır. Bu nedenle soğuk bölgelerde yazlık üretim yapılır. Ilık iklim bitkisi olduğu için düşük sıcaklıklarda gelişmesi gerilemektedir. Sıcaklık İsteği; Bitki 18 -27 °C sıcaklıklarda iyi gelişimi göstermektedir. Optimum tohum üretimi için, düşük nem gereklidir. 2. Toprak İstekleri Drenaj problemi olmayan, yeterli neme sahip, gevşek, kireçli topraklarda yüksek verim vermektedir. Toprak pH 5,3-8,2 arasında olmalıdır. Toprak bünyesi itibariyle isteği ise su tutma kapasitesi iyi olan orta ve ağır bünyeli topraklar Çemen yetiştiriciliğine uygun bulunmaktadır. Çemen Münavebe Bitkisi Çemen bitkisi aynı zamanda, ince saplı yapısı ve toprakta iyi çözünmesi nedeniyle iyi bir yeşil gübre ve münavebe bitkisidir. Yorgun topraklarda kışlık çemen ekilişi yapılarak toprağın üretken hale gelmesi sağlanabilir. BÖLÜM 4. ÇEMEN BİTKİSİNİN TEKNİK YETİŞTİRİCİLİĞİ 1. Çemende Toprak Nasıl Hazırlanır? Ekim sonrası merdane geçirmek güçlü bir çıkış için tavsiye edilmektedir. Çemen tohumu tarlaya mibzerle veya elle ekilebilmektedir. 2. ÇEMEN Bitkisinin Ekimi Çemenin Sonbahar Ekimi Kışları çok soğuk geçmeyen, don olayı olmayan yerlerde ekim işlemi sonbaharda yapılır ki bu ekim tabiatına kışlık ekim de denilmektedir. Güzlük ekimlerde Ekim tarihi 15 Ekim ve 15 Kasım arasında yapılmalıdır. 2. Çemenin İlkbahar Ekimi İklimi sert geçen bölgelerde ilkbaharda yapılır. Ekim ilkbaharda mümkün mertebe erken davranılarak Mart ayı veya en son Nisan ayı ortasına kadar yapılmalıdır. İlkbahar ekimine yazlık ekimde denilmektedir. Baharlık ekimlerde ekim tarihi 1 Mart, 15 Mart, 1 Nisan ve 15 Nisan arasında uygulandığında en erken ekilen çemenin veriminin ve hasat indeksinin tohum/sap oranı daha iyi olduğu ve geç ekimlerde verim azalması meydana geldiği tespitleri vardır. Burada geç ekimlerde sap ve yeşil aksamın daha fazla olduğunu da belirtmek gerekir. Ekim Sıklığı Sıra arası 20-25 cm mesafe ile ekim yapılmalıdır. Ekim Normu Dekara 2-2,5 kg ekim normu uygundur. Diğer bir kaynakta dane üretimi için 2-4 kg/da, yeşil aksam ot üretimi için 5-8 kg/da tohumluk kullanılmaktadır. 3. ÇEMEN Tarımında Gübreleme N Gübrelemesi Bakteri aşılaması verimi artırır. kg/da azot dozu uygundur. Çok fazla azotlu gübre uygulaması bitkinin aşırı büyümesine yol açtığı için çemen tohum verimini düşürmektedir. Çemenin azot ihtiyacı mercimeğe benzemektedir. Fosfor Gübrelemesi Çemen tarımında 6-9 kg/da P2O5 dozu yeterlidir. Türkiye’de tarım topraklarının büyük çoğunluğu fosfor yönünden fakirdir. Bu nedenle bol ürün alınabilmesi için topraklara fosforlu gübre uygulaması zorunluluktur Kacar ve Katkat 2009. Bitkiler için fosfor, optimum bir büyüme, çiçek ve tohum oluşumu için önemlidir. 4. ÇEMEN Tarımında Sulama Çemen bitkisi fazla sulama istememektedir. Çiçeklenme aşamasına kadar bir defa ve çiçeklenmeden sonrası 2. Gelişme döneminde özellikle olgunlaşmaya başladığı dönemde dane dolumu için ikinci bir sulama daha yapılmalıdır. Burada hemen belirtelim ki çemenin suya en hassa olduğu dönem çiçeklenme öncesi- meyve tutumu evresidir. Sulama suyu yağmurlama şeklinde verilir. Çemen bitkisi nemi çok sevmediği için fazla sulama istemez. Çiçeklenme dönemine kadar bir kere su ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu nedenle yağışların yetersiz olduğu durumlarda yağmurlama şeklinde sulama yapılmalıdır. Çiçeklenme sonrası ve özellikle olgunlaşmaya başladığı dönemde dane dolumu için bir sulama daha yapılmalıdır. ÇEMENİN Çapalanması ve Bakımı Çemen bitkinin çıkış ve 3-10 yaprak döneminde çapalama yapılır. Sezon yağışlı olursa ot gelişimi durumuna göre ot çapalaması veya otların elle çekimi yapılabilir. Yabancı ot mücadelesi elde edilen ürünün kalitesini ve miktarını doğrudan etkilemektedir. ÇEMEN Hasadı Nasıl Yapılır? Bitkilerin sararıp kuruması hasat olgunluğuna geldiğinin göstergesidir. Hasat elle ve biçerdöverle yapılabilmektedir. Biçerdöverle hasatta çemen bitkisine uyumlu tabla ve yükseklik ayarları yapılmalıdır. Hasatta Dane Döküm Sorunu Varmı? Çörekotu, kişniş vb. bitkilerin hasadında geç kalınırsa dane kaybı sorunu yaşanır. Çemen bitkisinin hasadında dane dökülmesi hasat olgunluğuna gelen bitkilerin baklaları hemen çatlamadığı için yaşanmamaktadır. Çemenin Elle Hasadı Çemen elle ağustos- eylül aylarında hasat edilebilir. Elle hasatta kademeli olarak olgunlaşan meyveler toplanır, güneşte kurutulur. Kuruyan kapçıklar sopa ile dövülerek tohumlar meyvelerden dışarı çıkarılır ve kurutulur. Çemen Tohumunun Saklanması Hasat ve harman edilen çemen tohumları serin ve kuru şartlarda % 12 nemde saklanmalıdır. Kurutulan tohumlar öğütülerek unu tozu üretilerekte muhafaza edilir. Otu için ekildiğinde ekimden sonraki 90-120 günde biçime gelir. Verim Çemen tohum verimi kg/da- 266 kg/da arasında seyretmektedir. Çemen bitkisinin biyolojik verimi 343,4 kg/dekardır. KAYNAKLAR Arslan, N. 1994. Tohumluk miktarı ve sıra arası mesafenin çemenin bazı özelliklerine etkisi. Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Dergisi, 31 63–71, Ankara. Akgül, A. 1993. Baharat bilim ve teknolojisi, gıda teknolojisi derneği yayınları. Ankara. Abdelgani, M. E., Elsheikh, E. A. Mukhtar, N. O. 1998. The effect of rhizobium inoculation and chemical fertilization on seed quality of fenugreek. Food Chemistry, Vol 64, Ahmadiani, A. 2004. Volatile constituent from the oil of Trigonella foenum-graecum L. Journal of Essential Oil Research. Anonim. 2009. Tarım istatistikleri özeti 1989-2008, TÜİK Yayınları, Ankara. Anonim. 2011. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK verileri, Ankara. Arslan, N., Tekeli, S. ve Gençtan, T. 1989a. Değişik yörelere ait çemen Trigonella foenum-graecum L. populasyonlarının tohum verimleri. VIII. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı Bildiri Kitabı Cilt. II 93-97, İstanbul. Arslan, N., Tekeli, S., ve Gençtan, T. 1989b. Farklı ekim zamanlarının çemen bitkisinin verimine etkisi. VIII. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı Bildirileri. 19-21 Mayıs 1989, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, İstanbul. Kekik Yetiştiriciliği GİRİŞ Kekik önemli ihraç ürünlerimizden biridir. Türkiye dünya kekik ticaretinin yaklaşık %70’ini elinde tutmaktadır. Türkiye’de “kekik” olarak tanımlanan Lamiaceae familyasına ait pek çok aromatik bitki türü bulunmasına rağmen, özellikle uçucu yağı karvakrol ve timol içeren türler kekik’’ olarak kabul edilmektedir. Bu türler arasında Thymus, Origanum, Satureja, Thymbra ve Coridothymus cinsleri hem yayılış olarak hem de ekonomik olarak büyük önem taşımaktadır. Dünya ticaretinde Oregano’’ veya Origanum’’ adı altında Origanum türlerinden başka bazı Lippia ve Thymus türleri de bulunmaktadır. Avrupa ve Amerika’da ekonomik öneme sahip fenolik türler Türk kekiği Origanum onites L. , Yunan kekiği Origanum vulgare L. spp. viridi BoissHayak, İspanyol kekiği Coridothymus capitatus L. Hoffmann ve Link ve Meksika kekiği Lippia graveolens HBKdir. Ancak hiçbir zaman Origanum onites L. türü tek başına ihraç edilmemektedir. Türkiye’den ihraç edilen Origanum türlerinin başında ise Origanum onites L, Origanum minutiflorum Schwrd et Davis, Origanum majorana L., Origanum syriacum var. bevanii Holmes Ietswaart, Origanum vulgare ssp. hirtum Link Iestwaart’ın geldiği belirtilmektedir. Türkiye’den ihraç edilen kekik türleri içerisinde İzmir kekiği Origanum onites L. en büyük paya sahiptir. Ege ve Akdeniz Bölgesinden toplanan kekik türleri arasında Origanum onites İzmir kekiği, Origanum majorana beyaz kekik, Origanum minutiflorum Sütçüler kekiği, endemik bir tür, Origanum syriacum var. bevanii, Thymbra spicata veya T. sintenisii Zahter, Kara kekik, Sivri kekik, Satureja cuneifolia ve Coridathymus capitatus İspanyol kekiği yer almaktadır. Birçok araştırıcıya göre Oregano’’ adı bir türden çok, tipik bir yaprak baharat aromasını nitelemede kullanılmalıdır. 1999 yılı verilerine göre Türkiye’den dolar değerinde kg drog kekik dolar/kg ve yaklaşık dolar karşılığında kg kekik yağı ihracatı yapılmıştır. 1990 yılında ise dünya kekik ticareti 6000 ton olup bunun yaklaşık 2500 tonu Türkiye’den sağlanmıştır. Türkiye kekik ihracatında özellikle son on yılda belirgin bir artış gözlenmiştir. İzmir kekiğinin özellikle Akdeniz Bölgesini kapsayan geniş bir yayılma alanı vardır. Daha çok Yunanistan, Adalar ve Güney-Batı Anadolu esas yayılma alanıdır. Deniz seviyesinden 1400 m. yüksekliğe kadar doğal olarak yayılış göstermektedir. Origanum onites L. de çok enteresan olan mevsimsel dimorfismus bulunmaktadır. Bu, bitkinin adaptasyon yeteneğinin bölge koşullarına göre değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Örneğin; ekstrem kurak yaz dönemini geçirebilmek için iki esas yaprak tipi oluşmaktadır. Yazın kurak aylarda küçük, kısa yapraklar oluşurken, sıcak ayların dışında oluşan esas yapraklar çok daha büyüktür. Origanum onites çok iyi bilinen bir halk ilacı olup, hem tıp alanında hem de yemeklerde baharat olarak tüketilmektedir. Kullanılan kısımları herbası, yaprakları ve uçucu yağıdır. Başlıca et yemekleri, sebze yemekleri, çeşitli sos ve salatalarda, peynirlerde ve sosis üretiminde, sindirim sistemi ve üst solunum yolu rahatsızlıklarında, hazımsızlık, iştahsızlık ve öksürüğe karşı kullanılmaktadır. Antiseptik, yatıştırıcı, gaz söktürücü, balgam söktürücü, kramp çözücü özellikleri vardır. Kozmetikte, alkollü ve alkolsüz içeceklerde kullanılır. Gıdalarda bozulmaya ve gıda zehirlenmelerine yol açan bakteriler üzerindeki antibakteriyel etkileri nedeniyle son yıllarda fazlaca aranan bir baharat bitkisidir. Ülkemizden ihraç edilen kekiğin büyük bir kısmı doğadan toplanmaktadır. Ancak, doğadan toplama hem doğal florayı tahrip etmekte, hem de ürün istenilen kalitede olmamaktadır. Günümüzde doğal floranın korunması, standart materyal elde edilmesi için kekiğin kültüre alınması gündeme gelmiştir. Üretimi Yapılan Çeşitler Bugün Origanum onites L. bitkisinin ıslah edilerek geliştirilen ve tescil edilmiş iki çeşidi bulunmaktadır. Her iki çeşitte Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü tarafından seleksiyon ıslahı yöntemi ile geliştirilmiştir. Bunlar; Ceylan-2002 ve Tayşi- 2002 çeşitleridir. İklim ve Toprak İstekleri İzmir kekiği Akdeniz Bölgesinde yayılış gösteren bir bitkidir. Akdeniz iklimine sahip yerlerde iyi gelişme gösterir. Sıcağı seven bir bitkidir. Fide dönemi ve ilk dikim yılı dışında soğuklara da dayanıklıdır. Hemen her toprakta yetişmekle beraber, tınlı-killi allüvial toprakları tercih eder. Kumlu topraklar uygun değildir. Toprak Hazırlığı Özenli toprak işlemenin bitki gelişmesine olumlu etkisi vardır. Kekik tarımında kullanılan toprak işleme aletleri diğer bitkilerde kullanılan alet ve gereçlerden farklı değildir. Kekik tarımı yapılacak arazideki ön bitki hasat edildikten sonra anız bozulur ve tarla sonbaharda 15 ile 20 santimetre derinlikte sürülür. İlkbaharda ise fide dikiminden önce 10-15 cm derinlikte yüzlek sürüm yapılır. Ardından, diskaro ve rotavatör gibi toprak işleme aletleri ile toprak hazırlanır. Üretim Tekniği İzmir kekiği hem vejetatif hem de generatif organları ile üretilebilen bir bitkidir. Bu özelliği ıslah çalışmalarında araştırıcılara geniş olanaklar sağlamaktadır. Fide Yetiştirilmesi Tohumlar çok küçük ve çimlenmeleri çok yavaş olduğundan direkt tarlaya ekimde bazı güçlükler bulunmaktadır. Bu nedenle pek önerilmemektedir. Tohumların önce özel hazırlanmış fideliklere ekilmesi, buradan elde edilecek fidelerin tarlaya şaşırtılması en çok uygulanan ve önerilen yöntemdir. Fideliklerin eni m, boyu gereksinime göre 10-15 m civarında, yerden yüksekliği de 15-20 cm olacak şekilde hazırlanır. Fideliğin içerisi bir ölçek yanmış ahır gübresi, bir ölçek kum ve bir ölçek toprak ile hazırlanmış harç ile doldurulur. Harç ile doldurulan fideliğin üzeri yeterli şekilde bastırılarak, pürüzsüz hale getirilir. Hazırlanan fideliğin metrekaresine 4-5 gram hesabıyla tohum ekilir. Tohumlar çok küçük olduğundan ekimde el becerisi önemlidir. Homojen bir dağılım için tohum ekimden önce kum, kül vb. maddeler ile karıştırılarak ekilebilir. Ekimden sonra tohumların üzeri cm kalınlığında kapak serpilerek kapatılır. Daha sonra tekrar toprak bastırma tahtası ile bastırılır. Sulamada çok dikkatli olunmalıdır. Suyu sulama süzgüsü ile vermeli, fideliğin her tarafının aynı oranda su almasına ve hiç bir yerinin göllenmemesine dikkat edilmelidir. Ege koşullarında tohumluğun yastıklara en uygun ekim zamanı Kasım-Aralık aylarıdır. Tohum çimleninceye kadar fideliğe çok sık su verilir. Sulama sıklığını belirlemede tohumun bulunduğu topraklı kısmın kurumamasına dikkat edilmelidir. İlk çıkış ve fidenin gelişmesi oldukça yavaş olmaktadır. Fideliğin üzeri naylon vb. ile örtülmelidir. Güneşli zamanlarda naylon örtüleri açarak havalandırmak gerekir. Dikim zamanı yaklaştıkca havalandırma sıklaştırılır. Dikim zamanından 20-30 gün önce tamamen açılır. Fideliğin açılması ile fideler dış hava koşullarına alıştırılırlar. Fideler 10-15 cm boya geldiğinde fidelikten sökülmeye ve tarlaya şaşırtılmaya hazırdırlar. Söküme hazır fideler tarlaya dikim günü erken saatlerde sulanır. Fidelik sulandığı için söküm rahatlıkla yapılır. Sökülen fideler demetler halinde alt ve üst kısmı nemli çuval ile örtülmüş kasa veya sepetlere konmalıdır. Fide Dikimi Fidelerin tarlaya dikim zamanı çok önemlidir. Dikim, ilkbaharda mümkün olduğu kadar erken yapılmalıdır. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan araştırmalarda Ege sahilinde en uygun şaşırtma zamanı Mart ayı ile Nisan ayı başı olarak belirlenmiştir. Tarlaya şaşırtmada geç kalındığında bitkilerin tutma oranı düşmekte, bitkilerin gelişmesi sekteye uğramakta hatta, o yıl hiç hasat yapılamamaktadır. Fidelerin tarlaya dikimi elle yada tütün dikim makinası gibi ekipmanla yapılabilir. Elle dikim; dikim kazığı, baskı veya plantuvar denilen aletlerle yapılır. Fidenin dikileceği yer dikim kazığı ile açılır. Fidenin kökü, açılan bu yere yerleştirilir ve dikim kazığı ile bir kısım toprak fidenin kök kısmına gelecek şekilde hafifçe sıkıştırılır. Dikim öncesi fidelerin çok uzamış kökleri bağ makası ile uçtan hafifçe kısaltılabilir. Dikimde köklerin kıvrılmadan düz olarak toprağa yerleştirilmesi gerekir. Dikimden hemen sonra can suyu verilmelidir. Fidelerin tarlaya şaşırtılmasında, bitki sıklığı mekanizasyon durumuna göre değişebilmektedir. Normal olarak 40 cm sıra arası, 15 cm sıra üzeri olacak şekilde dikim yapılmalıdır. Genellikle bitki sıklığı dekarda ortalama 14-15 bin bitki olacak şekilde uygulanabilir. Vejetatif Üretim İzmir kekiği vejetatif olarak da üretilen bir bitkidir. Bu şekilde üretimde bitkilerden alınan yaklaşık 10-15 cm boyundaki çelikler kullanılır. Ege sahil bölgesi için Ekim-Kasım aylarında alınan çelikler doğrudan tarlaya dikilebileceği gibi, fidelikte köklendirilerek de tarlaya şaşırtılabilir. Bu şekilde üretim ile aynı materyalin devamı sağlanmış olur. Zira İzmir kekiği yabancı döllenen bir bitkidir. Yabancı Ot Kontrolü Kekik üretiminde en önemli problem yabancı ot kontrolüdür. Yabancı bitkilerden arındırılmış iyi bir kekik tarlasına sahip olmak için dikim öncesi tarlayı yabancı otlardan temizlemek gerekir. Vejetasyon döneminde çıkan yabancı otları ise genel olarak mekanik yöntemle, çapalama ve elle yolma ile yok edilmelidir. İzmir kekiğinde hangi tür herbisitlerin yabancı ot ilçalarının kullanılabileceğine ilişkin araştırmalar henüz yeterli değildir. Sulama İzmir kekiği kurak koşullara dayanıklıdır. Sulama yapılmadan kurak aylarda da yaşamını devam ettirebilir. Ancak yüksek verim elde etmek için yaz aylarında sulanmalıdır. Böylece vejetasyon dönemi boyunca birden fazla biçim yapılabilir. Sulama sayısı toprak ve iklim koşullarına bağlıdır. Her biçimden sonra ve çiçeklenme döneminde sulama yapılmalıdır. Yaz aylarında haftada bir sulama yapılabilir. Sulama yöntemi; karık, damlama yada yağmurlama sulama şeklinde olabilir. Fide dikiminden sonra yağmurlama sulama iyi sonuç vermektedir. Gübreleme İzmir kekiğinde verim ve kaliteye gübrelerin etkilerini inceleyen ayrıntılı çalışmaya rastlanmamıştır. İzmir kekiğinin çok yıllık olması her yıl birden fazla biçim yapılması ve kaldırılan bitki aksamının çokluğu topraktan fazlaca besin maddesi kaldırdığını göstermektedir. İzmir kekiğinde azotlu gübrenin verime etkisini araştıran çalışmada, gübrenin ikinci yıldan itibaren drog herba miktarına etkili olduğu, verimi önemli derecede arttırdığı saptanmıştır. Azotlu gübre iki ya da üç defada verilmelidir. Birinci gübreyi ilkbaharda, ikinci gübre ilk hasattan sonra, üçüncü gübre ise ikinci hasattan sonra verilmelidir. Dikimde ve ikbaharda fosforlu gübre uygulaması önerilmektedir. Hasat İzmir kekiği çok yıllık bir bitkidir. Her yıl birkaç kez biçim yapılabilir. İlk dikim yılında fideler tarlaya erken şaşırtılmış ise bir biçim alınabilir. Daha sonra ise yılda iki yada üç kez biçim yapılabilir. Biçim zamanı kaliteli ürün için çok önemlidir. Genel olarak çiçeklenme döneminde hasat yapılmalıdır. Hasat toprak seviyesinden 5-6 cm yükseklikten olmalıdır. Dipten yapılacak hasatlar daha sonra bitki gelişimini geciktirip, verimi düşürmektedir. Hasat elle ya da biçim makinaları ile gerçekleştirilebilir. Kurutma Biçilen İzmir kekiği fazla su içerir. Bekletilirse kızışmalar sonucu kalite bozulur. Bu nedenle biçimden sonra hemen kurutulmalıdır. Doğal koşullardaki kurutmada özel hazırlanan kurutma alanlarına biçilen İzmir kekiği 15-20 cm kalınlıkta yayılır. Belirli aralıklarla alt üst edilerek kurutma sağlanır. Yapay kurutma ise, kurutma tesisine göre farklı olabilir. Ancak kurutmada sıcaklık 30-35 C olmalıdır. İzmir kekiği uçucu yağ içerir, 40 C yi geçen sıcaklıklar uçucu yağda büyük kayıplara yol açamaktadır. Verim Ege bölgesi koşullarında yapılan araştırmalarda, ortalama yeşil herba verimi 1500 kg/daa, drog herba verimi 500 kg/daa belirlenmiştir. Verim yıla, yöreye ve yetiştirme tekniğine göre farklılık göstermektedir. Tohumluk Kekik tarımı yapmak isteyen üretici gerekli tohumluk materyali, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden veya Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünden temin edebilir. Kullanılan Bitki Kısmıları İzmir kekiği bitkisinin kullanılan kısmı yaprakları Folium Origani, kurutulmuş çiçekli dalları Herba Origani ve uçucu yağıdır. İçerdiği Etken Madde İzmir kekiğinin esas maddesini uçucu yağ % 2-6 oluşturmaktadır. Ticarette uçucu yağ oranının % az olma istenmemektedir. Bileşiminde birçok madde içeren uçucu yağda ana bileşen karvakroldür. Thymol ve linalool tiplerine de rastlanabilir. Drog ticaretinde uçucu yağ oranı üzerinde durulmaktadır. Son zamanlarda bileşim de dikkate alınmaktadır. Kekik Ürünü ve Pazarlanması Yurt içinde tüketilen, Yurt dışına ihraç edilen kekiğin büyük bölümü Antalya, Muğla, Aydın, İzmir, Denizli, Çanakkale ve diğer illerin florasından toplanmaktadır. Son 5-6 yıldır Ege Bölgesinde kekik tarımı hızlı yayılma göstermiş, standartlara uygun ürün elde edilmeye başlanmıştır. Kekik tarımının hızla yayılması alternatif bitki olarak önem kazanmasından kaynaklanmaktadır. Kekik yurt içinde büyük ölçüde baharat olarak, az miktarda da kekik yağı veya kekik suyu şeklinde tüketilmektedir. Kekiğin büyük bölümü yurt dışına yarı yada tam işlenerek ve paketlenerek ihraç edilmektedir. İzmir’de kekik ihracatı yapan birçok firma bulunmaktadır. Emine BAYRAM Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Ege Üniversitesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi Teknik Bülten 000000 Doğal tatlandırıcı olarak tanımlanan ve menşei Paraguay olan Stevia otu Türkiye’de ve Avrupa’da şeker otu olarak adlandırılıyor. Bunun sebeb.. Doğal tatlandırıcı olarak tanımlanan ve menşei Paraguay olan Stevia otu Türkiye’de ve Avrupa’da şeker otu olarak adlandırılıyor. Bunun sebebiyse bilimsel araştırmalar sonucunda şekere oranla %400 oranında fazla bir tatlılık hissi vermesidir. İçeriğinde yer alan birçok maddeye karşılık bu doğal bitkinin içinde şeker bulunmuyor. Bu bir anlamda mucizevi bir şekilde şeker hastalığının tedavisinde kullanılabilmesini sağlıyor. Fakat ilaç üretimi içinde asrın bitkisi adı verilmiş olan şeker otu diyabet hastaları için tam manasıyla önerilen bir bitki değil. Son yıllarda yatırım oranı artan ve tarımla uğraşanların sık yetiştirmeye başladığı otun Türkiye üretiminin de yaygınlaşmaya başladığını belirtelim. Tatlandırıcı bitki olarak geçen ve ilaç kullanımının dışında tüketilebilmesiyle insan sağlığına faydalı olan Stevia otu için uzmanların önerileri sürekli artıyor. Stevia Otu Türkiye’de Bulunur Mu? Aslında asıl çıkış noktası Paraguay olduğundan ülkemizde çok fazla bulunamayabiliyordu. Ancak geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de yetiştirilmesi için adımlar atıldı ve iklim şartlarından ötürü biraz temkinli yaklaşıldı. Şu sıralar Rize’de ekimi yapılan, yetiştirilmesi için uygun şartların sağlandığı bir bitki olduğunu belirtmek istiyoruz. Bunun yanı sıra Antalya ve Gaziantep Stevia otu yetiştiriciliği için en büyük üretim hacimlerine ulaşmıştır. Her zaman güneş ışığı almaması gereken bir bitki olduğu için yetiştirilmesi biraz daha meşakkatlidir. Bu sebeple Türkiye’de kendi imkânlarıyla Stevia otu tohumu satın alarak yetiştirmek isteyenlerin ilk üç gün karanlık bir ortamda tutması gerekir. Can suyunu verdiğiniz bitkinin yalnızca Mayıs ile Ağustos aylarında yetiştirilebildiğini hatırlatalım. Can suyunu verdikten sonra güneşi kısmen ara ara alan bir yerde tutmanız yerinde olacaktır. Stevia Otunun Kullanımı Şeker otu olarak bilinen Stevia otu aslında şeker rahatsızlığının tedavisinde kullanılabilen tıbbi bir ürün olarak görülmektedir. Doğal ürün olmasından ötürü şeker yerine kullanılabilecek çok az miktardaki otun faydalarıyla cezbeden bir yapıya sahip olduğunu söylemeliyiz. Peki Stevia otu nasıl tüketilir sorusunu mu merak ediyorsunuz? O halde size kullanım teknikleri hakkında bazı bilgileri sıralayalım. Stevia Otunun Yapraklarını Kullanmak Stevia otu üzerinde yaprakları olan bir bitkidir. Fide şeklindedir ve bu yapraklar asıl kullanılan bölümleridir. Yaprakları doğrudan kopararak yemek Paraguay ve Amerika’nın diğer ülkelerinde yaygındır. Fakat Türkiye’de daha çok farklı kullanım çeşitleri söz konusu olmaktadır. Stevia Otunun Yapraklarını Kurutmak Stevia otunun yapraklarının kurutulmasıyla beraber daha kolay bir kullanım söz konusu olmaktadır. Besinlerin içerisine eklenebilir ve bazı tatlandırılmak istenilen gıdalarda tercih edilebilir. Stevia Otu Çayı Stevia otu çayını demlemek için öncelikle ikincil kullanım şeklini uygulamanız gerekir. Yaprakların tamamıyla kurutulması ve kurutulan yaprakların havan ya da benzeri bir alet yardımıyla dövülerek parçalanması gerekir. Böylece çay filizi gibi un ufak edilmiş yaprak tanelerini demleyebilirsiniz. Klasik bir çay demler gibi demledikten sonra tatlı bir çay deneyimi sizi bekliyor olacak. Stevia Otunu Kimler İçin Zararlıdır? Stevia otu yüksek oranda bir tatlılığa sahiptir. Bilhassa bildiğimiz ve kullandığımız şekerlerle kıyaslandığında %400 oranında fazla bir orandan bahsedebiliyoruz. Dolayısıyla diyabet hastalarında ani şeker yükselmeleriyle istenmeyen sağlık problemleri doğurabilmektedir. Şeker Hastaları Diyabet olarak adlandırılan şeker hastaları, aynı zamanda açlık kan şekeri ve diğer kan değerlerinin düşük veya gereğinden yüksek olduğu hastalarda kullanılması uygun görülmemektedir. Kısırlık Tamamıyla bilimsel bir bulgu olmamakla beraber bireysel araştırmalar yürüten bazı uzmanların Stevia otunun erkekler için kısırlığa yol açabileceği konusunda iddiaları vardır. Sağlık kuruluşları ve örgütleri bu iddiayı henüz kabul etmiş değildir. Stevia Otunun Faydaları Damar, kan ve vücudumuzda enzimlere ihtiyaç duyan tüm organlar için şekerden çok daha yararlıdır. Şeker doğrudan kana karışarak vücuda nüfus edebilen bir tatlandırıcı türüdür. Stevia otunun faydaları arasında ise enzimleri arasında şeker olmamasına karşılık fazlasıyla tatlı olması ilk sırada yer alır. Dolayısıyla diyabet hastalığına karşın bir önlem olarak görülebilir. Hiper Tansiyon Hiper tansiyon hastaları için kullanılabilecek bitkisel çözümler arasında yer almaktadır. Tansiyon hastalarının doktor kontrolünde olmak şartıyla doğal reçeteleri arasında yer alır. Diyabet Diyabet hastalarının ilaçları ve tatlandırıcı üretimi için kullanılan ana etken maddeler arasında yer alır. Psikolojik Sinir sistemini rahatlatan etkisiyle depresif durumlardan kurtulmanızı sağlar. Buna ek olarak psikolojinize etki eden kötü durumları ortadan kaldırır. Cilt Sağlığı Cildinizde oluşan çatlaklar, kırışıklıklar, çizgiler ve yaşlılık belirtileri Stevia otunun düzenli kullanımıyla ortadan kalkabilir. Sindirim ve Boşaltım Sistemi Hem midenizi hem de bağırsaklarınızı koruyan ve asit dengesini düzenleyerek zararlı seviyelerin altına indiren bir yapısı bulunuyor. Sigarayı Bırakmak İçin Kullanılabilir Nikotin içeriğinden ötürü sigara içenlerde nikotin ihtiyacını karşılayabilir. Böylelikle sigarayı bırakırken ekstradan bir kullanım yapmanıza, ilaçlar ya da abur cubur tüketmenize gerek kalmaz. Dolayısıyla kilo almadan bunu başarabilirsiniz. Şeker Pancarı Tarımı Şeker Pancarının Ülke Ekonomisindeki Yeri Ülkemizde Şeker Pancarı tarımı, şeker pancarı üretimiyle geçimini temin eden yaklaşık 500 bin çiftçinin, diğer bir ifadeyle 3 milyon insanın yanısıra; tarım, hayvancılık yani yem, ilaç, et, süt, nakliye ve hizmet sektörleriyle de iç içe geçmiş durumdadır. Konu, tarım, tarımsal sanayi, işlenmiş temel gıda ürünleri ve istihdam gibi değişik dal ve konularda bir bütünlük teşkil etmektedir. Şeker pancarı üretimi; bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesine, azami derecede endüstriyel girdiler kullanılmasına, toprakların fiziki yapıları ve ekolojik dengenin iyileşmesine katkı sağlamakta, kendinden sonra ekilecek ürünlerin verimlerini azami ölçüde arttırmaktadır. Alternatif tarım ürünleri olan ayçiçeğine göre 5, Buğdaya göre 20 kat daha fazla istihdam oluşturmakta, buğday ve ayçiçeğine göre ise 2 kat daha makineli tarımın yapılmasına olanak sağlamaktadır. Şeker sanayiinin GSMH olarak Türkiye genelindeki payı % imalat sanayii içindeki payı ise % düzeyindedir. Şeker alternatif ürünlere göre, dış pazar değeri ve tarıma dayalı sanayiler arasında verimlilik, kârlılık ve katma değer yönünden karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir. Tarım ve endüstri kesiminde yarattığı istihdam, alternatif ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olup faaliyetine ayrıcalık ve etkin bir sosyal boyut kazandırmaktadır. Şeker fabrikaları, gelişmekte olan bölgelerimizde ve Doğu Anadolu da bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, kırsal kesimde ise istihdama katkısı bakımından da önemi büyüktür. Fabrikalarda yaklaşık 35 bin işçi çalışmakta, buda tüm sanayi kesiminde çalışanların % sine tekabül etmektedir. Taşıma sektörüne ise yılda yaklaşık 25-30 milyon ton iş hacmi yaratmaktadır. Ülke ekonomisine toplam ekonomik katkı payı ise yaklaşık milyar dolardır. Dünyada şeker üretiminin % 70’şini pancar şekeri % 30’unu kamış şekeri oluşturmaktadır. Kamış şekerinin maliyeti pancar şekerine göre % 40-50 daha ucuzdur ve dünyadaki şeker fiyatları kamış şekerine göre belirlenmektedir. AB ülkelerinin tamamına yakınında yani % 95 oranında pancar şekeri üretimi yapılmaktadır. Bu Ülkeler % 40-50 daha ucuza kamış şekeri temin edebilecekleri halde pancar şekeri üretiminden vazgeçmemektedirler. Bununda nedeni pancar ziraatının ve sanayisinin üreticilere sağladığı katma değerdir. AB Ülkelerinden Almanya, dahili tüketiminin % 30’u, Fransa ise % 52’sinden fazla şeker üretmektedir. Bu rakam AB Ülkelerinde ortalama % 20’dir. Ülkemizde ise bu durum % 28 seviyelerindedir. Görüldüğü üzere AB Ülkelerinde üretim-tüketim oranları daima yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir. Ülkemizde ise halen şeker fabrikalarında otuz beş bin civarında işçi istihdam edilmekte ve yüz binlerce çiftçi ailesi pancar tarımı ile uğraşmaktadır. Ayrıca şeker pancarı ziraatı ilişkili olduğu pek çok sektöre ve milli ekonomiye yüksek miktarda katma değer sağlamaktadır. Şeker fabrikalarının rasyonel çalışmaları sadece ekonomik yönden değil sosyal yönden de geçimlerini pancar tarımına bağlamış üreticiler için önem taşımaktadır. Şeker pancarı ülkemizde daha çok iç bölgelerde üretilir. Üretimin büyük bir kısmını iç Anadolu Bölgesi karşılar. Kıyı bölgelerimizde tarımının yapılmamasının nedeni, buraların şeker pancarından daha fazla gelir getiren ürünlere ayrılmış olmasıdır. Şeker pancarı tarladan söküldükten sonra kısa sürede işlenmesi gereken bir ürün olduğu için şeker fabrikaları üretim alanlarına yakın yerlere kurulmuştur. Şeker pancarının küspesi önemli bir hayvan besinidir. Bu nedenle şeker pancarı tarımının yapıldığı yerlerde besi hayvancılığı da gelişmiştir. Şeker Pancarı’nın İstekleri Ülkemizde ve Dünyada insan yaşamının her döneminde bu kadar önemli bir temel besin maddesi olan şekeri ve şeker pancarını daha bol, kaliteli ve ekonomik üretmek, ve üretici gelirlerini arttırmak için; Anız bozma ve sonbahar sürümünden, ilk baharda toprak hazırlığı, gübreleme, ekim, bakım, mücadele, sulama, hasat ve silolamaya kadar tüm işlemlerin nasıl ve ne zaman yapılması gerektiğinin üretici tarafından çok iyi bilinmesi tohumu küçük ve çıkan filiz hassas olduğundan çimlenme ve ilk gelişme döneminde korunmalıdır. Toprağın sıkıştırması kaymak tabakası , don haşereler yabancı ot ilaçları, filiz mantar’ i hastalıkları dikkatle takip edilmelidir. Toprak işlemesi derin olmalı, kök derinliğine su tabakası birikmemelidir. İlk gelişmede yeterli sıcaklığın mevcut olması gereklidir. Olgunlaşma döneminde pancar yüksek ısıdan olumsuz etkilenir özellikle gece sıcaklıkları 1 İklim ve Hava Faktörleri Kök verimi ve pancardaki şeker varlığı bakımından iklim faktörleri çok önemlidir. Ülkemizde değişik iklim bölgelerinde yapılan üretimler değişik özellikler yakın bölgelerde pancar verimi yüksek, buna karşın şeker varlığı düşüktür. Doğu Anadolu da sert kara iklimi hüküm süren bölgelerde kök verimi düşük şeker varlığı yüksektir. Geçit Bölgelerinde kök verimi ve şeker varlığı normaldir. İç Anadolu gibi iklimin çok sert olmadığı bölgelerde hem kök verimi hem de şeker varlığının yüksek olduğu en iyi pancar bölgeleridir. 2 Işık ve Sıcaklık Pancar bir uzun gün bitkisidir. Kök ve şeker meydana gelmesinde güneş ışığı çok önemlidir. İlk çıkışta ısı ışıktan daha önemli gözükse de ısı arttıkça ışık ihtiyacı da artmaktadır. Gelişme ve şeker yapımı için ideal hava sıcaklığı 23 – 25 ° C dir. Hasattan birkaç hafta önce şeker teşekkülü için sıcaklık çok önemlidir. 3 Su Tohum yatağının yeterli rutubete sahip olması gerekir. Nisan – Mayıs aylarında hafif kuraklık köklerin daha derinlere inmesine ve böylece bitkinin su ve besin maddesi yönünden daha iyi beslenmesini sağlar. Yaprakların gelişimi ile pancarın su ihtiyacı artar. Gelişme dönemlerinde su ihtiyacı fazladır ve yağmuru az olan bölgelerde mutlaka sulama yapılmalıdır. 4 Toprak Pancar tarımı yapılacak toprakların su ve besin maddelerini tutma kapasitelerinin çok iyi olması, kaymak bağlamaması, iyi bir toprak derinliğine sahip olmaları gereklidir. Pancar tarımı için en ideal toprak, organik maddece zengin, derin, kolay ısınan tınlı ve tınlı kireçli topraklardır. Tarla Hazırlığı Şeker pancarı tarımında ülkemiz için tavsiye edilen ön bitki hububattır. Toprak hazırlığında ilk işlem ön bitki hasadı sonrası bitki artıklarının toprağa gömülerek organik maddece zenginleşmesini sağlayan anız bozma işidir. Anız bozma ve ilk sürümün mutlaka sonbaharda yapılması gerekir. İlk sürümün sağlıklı yapılabilmesi için hububat hasadından hemen sonra gölge tavı “ toprak rutubeti “ kalkmadan toprağın sürülmesi ve anızın karıştırılması gerekir. Bu konuda en pratik ölçü pulluğun devirdiği toprağın kalıp şeklinde değil, devrildiği anda dağıla bilen yapıda olmasıdır. Anızın asla yakılmaması gerekir. Anızın kolay parçalanması için toprağa sürümle birlikte bir miktarda üre gübresi karıştırılır ve gerekirse toprak ıslatılır. Böylece anızın çürümesi hızlanacaktır. Tarlanın kesik ve engebeli durumda kalmaması için derin sürümden önce mutlaka çizel kullanılmalı, derin sürümden sonra ise tırmık veya sürgü çekilmelidir. Pulluk tabanı varsa buna karşı 2 ila 3 yılda bir ilk sürümden önce bir dip kazan pulluğu çekilmelidir. Anız bozma işleminden sonra güz sürümüne geçmeden önce tarla kendi haline terk edilir. Kıştan önce yapılacak güz sürümüne kadar son sürüm tarlanın otlanması halinde yüzlek olarak tırmık çekilmelidir. Böylece toprağın su tutması sağlanmış ve yabancı otlarda öldürülmüş olacaktır. Kıştan önce yapılacak bu son sürümle birlikte toprak analiz sonuçlarına göre tavsiye edilen son bahar gübrelemesi de aynı zamanda yapılır. 2 Gübreleme Gübreleme yapılmadan önce toprakta mevcut ve bitki tarafından alınabilir bitki besin maddelerinin ne düzeyde olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun için mutlaka usule uygun olarak alınan toprak numune analizlerinin yaptırılması ve dekara tavsiye edilecek gübre miktar ve cinslerinin belirlenmesi gereklidir. Şeker pancarının yetişmesinde üç ana besin maddesi Azot, Fosfor ve Potastır. Gübrelemede dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bitkinin ihtiyacı kadar gübreyi, usulüne uygun olarak, zamanında toprağa verebilmektir. Eksik veya fazla gübre kullanımı verim ve kalitenin düşmesine neden olacaktır. a Azotlu Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca azotlu gübreler Amonyum Sülfat, Amonyum Nitrat, Kireçli Amonyum Nitrat ve Üre dir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, ihtiyaçtan fazla azotlu gübre kullanılması hususudur. Azotlu gübrenin gerektiğinden fazla kullanılması halinde fabrikasyon aşamasında verim düşmekte ve çevre kirliliği yaratmakta, gereksiz ve fazla miktarda kullanılması halinde kök verimini az bir miktarda yükseltmekle birlikte, aşırı yaprak gelişimini teşvik ettiği gibi pancardaki şeker oranını da önemli ölçüde düşürmektedir. Bu nedenlerden dolayı azotlu gübre uygulamasına hasattan en az 2,5 ay önce son verilmelidir. Azotlu gübrelerin kurak bölgelerde 2/3’ü ekimden önce ilkbaharda tarla hazırlığından esnasında, geriye kalan 1/3’ünün ise birinci çapadan önce kullanılması ideal bir uygulama olmaktadır. Şeker pancarı için dekara 10-15 Kg saf azot verilecek şekilde gübre kullanılması gerekmektedir. b Fosforlu Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca fosforlu gübreler Triple Süper Fosfat ve Süper Fosfat tır. Bitkiler için mutlaka gerekli olan bir bitki besin maddesidir. Toprakta yetersiz olduğu durumlarda bitkiler normal gelişmelerini tamamlayamadıkları için verim düşüklüğü meydana gelmektedir. Fosforlu gübrelerin 2/3’ü sonbaharda son sürüm ile pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalı, 1/3’ü ise ilk bahar tarla hazırlığında azotlu gübre ile birlikte tırmık altına verilmelidir. Pancar için dekara 10 – 11 Kg saf fosfor gelecek şekilde fosforlu gübre kullanılması yeterli olacaktır. c Potaslı Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca potaslı gübreler Potasyum Sülfat, Potasyum Nitrat ve Potasyum Klorür dür. Genel olarak sonbaharda fosforlu gübreler ile birlikte, son sürümden önce, pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalıdır. d Kompoze Gübreler Çeşitli besin maddelerinin bir defada atılarak işçiliği azaltmak için kullanılan, Azot, Fosfor ve Potasyum sıralamasıyla % olarak gibi ifade edilirler. Toprak analiz sonuçlarına göre belirlenecek oranlarda çiftçilerin kullanımı gereklidir. e Ahır Gübreleri Ahır gübresinin yerini hiçbir ticari gübre tutmaz. Ahır gübresi, yeşil gübre, kompost ve anız artıkları kullanılarak toprak yapısını iyileştirici ve toprakların organik maddece zenginleşmesi sağladığı için tavsiye edilmektedir. Başta Azot, Fosfor, Potasyum gibi makro besin maddeleri olmak üzere önemli miktarda mikro besin maddeleri de ihtiva eder. Organik madde ile toprakların, sağlam bir yapı kazanması sağlanır, kaymak bağlamaları önlenir, su tutma kapasiteleri artar, tava gelmeleri kolaylaşır ve erozyon önlenmiş olur. 3 İlk Baharda Toprak Hazırlığı İlk baharda toprak hazırlığı, şeker pancarı tarımının en hassas işidir. Ekim öncesi yapılan toprak hazırlığının zamanı, bu işte kullanılan ekipmanın kullanılış biçimi, tohum yatağının derinliği, tohumun üstünde kalacak toprağın kalınlığı ve yapısı vb. üretilecek şeker pancarının verimini ve kalitesini, dolayısıyla üretim ekonomisini önemli ölçüde etkiler. İlk baharda tarla tava gelir gelmez vakit kaybetmeden tohum yatağı hazırlığına başlanmalıdır. Normal bir İntaş çıkışın sağlana bilmesi için; Tohum yatağının taş, kesek ve bitki artıklarından mutlaka temizlenmiş olması gerekir. Ağır tavda kesinlikle tohum yatağı hazırlığı, gübre ve herbisit yabancı otlara karşı zirai mücadele ilacı uygulaması yapılmamalıdır. İlkbaharda tohum yatağı hazırlığı esnasında azotlu gübrenin 2/3 ü atılmalı ayrıca yağışlarla birlikte çıkması muhtemel yabancı otlar için eğer kullanılacaksa seçilen yabancı ot ilacı atıldıkta sonra tırmık veya kombi kürümler çekilerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir. İhtiyaç duyulan yerlerde merdane çekilmesi de faydalı olmaktadır. İlk bahar tarla hazırlığında toprağın fazla çiğnenmesini önlemek için ekim öncesi işlem sayısı mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. İdeal tohum yatağı hazırlığı, toprak ve iklim şartlarına göre değişmekle birlikte bunlardan en önemlisi, ilk baharda 2,5 – 3 cm kalınlığında, homojen, ince, havalanması kolay, fırda yapıda gevşek bir tabaka ile bunun altında, ilkbaharda işlenmiş, bitkinin almasına elverişli yaklaşık % 10 su taşıyan nemli bir tabakanın varlığıdır. Bu işlenmiş tabakanın üst yüzeyi arzulanan tohum yatağıdır. Tüm bu hazırlıklar yapıldıktan sonra toprak ekime hazırlanmış olur. Çeşit Secimi Şeker pancarı üretiminde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biride çeşit secimidir. Çeşit seçilirken aşağıdaki özeliklere dikkat etmek gerekir. Seçilen çeşit ;Ekilen yörenin iklim ve toprak yapısına uygun olmalıdır, Hastalıklara ve tohuma kalkmaya dayanıklı olmalıdır, Kök ve yaprak verimi yüksek olmalıdır, Çimlenme gücü ve tarla çıkışı iyi olmalıdır, Standartlara göre hazırlanmış ve gerekli ilaçlarla ilaçlanmış olmalıdır, Sağlıklı, güvenilir ve ucuz olmalıdır, 5 Ekim Şeker pancarının verim ve kalitesi ile çiftçi gelirini etkileyen önemli bir faktörde ekim tekniğidir. Don tehlikesinin büyük çapta atlatıldıgı bir dönemde yapılan erken ekim, pancarın gelişme süresini uzattığı ve verimi arttırdığı için her zaman tercih edilmelidir. Ekimin kusursuz olması açısından ekimde kullanılacak mibzerlerin secimi ve gerekli ayar ve bakımlarının yapılması gerekir. Ekimde sıra araları ile sıralar üzerindeki pancarlar arasındaki mesafe, kök ve şeker verimini önemli ölçüde etkilemektedir. Ülkemizde şeker pancarı 45 cm sıra arası mesafeye ekilmekte ve genel olarak 20 – 25 cm mesafede teklenmektedir. 1 dekarda 8000 – 9000 adet bitki denemelerde en iyi sonucu vermektedir. Ekim hızı ekim kalitesini etkileyen önemli faktörlerdendir. Hassas mibzerlerle yapılan ekimde mibzeri çeken traktörün hızı 4 km/saati geçmemelidir. Aşırı hız tohumların gayri muntazam dökülmesine, derinlik ayarlarının bozulmasına, tohumların toprak yüzeyinde kalmasına neden olmaktadır. Ekim derinliği de verim ve kalite açısından önemli bir husustur. Pancar tohumu 2 ila 5 cm derinliğe ekilmeli ekim esnasında sürekli kontrol edilmeli, toprağın tavı iyileştikçe daha yüzlek, tav aşağı indikçe daha derin yapılmalıdır. Ülkemizde genel olarak hassas mibzerle 5-8 ve 15 cm sıra üzeri aralıklara ekim yapılmaktadır. Pancar ekiminin düzgün olarak yapılması çapa ve hasat makinelerinin kullanımında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Normal ekimden sonra doğal faktörler, tohum çeşidi, haşere ve hastalıklardan doğan tahribatlardan dolayı pancar sayısında % 40 dan fazla azalma olduğu takdirde tarla ikinci defa ekilmelidir. 6 Bakım Pancarın ekiminden hasadına kadar gelişmesini, yabancı otlardan, hastalık ve haşerelerden korunmasını sağlayan mücadele ve sulama dışında kalan tüm işlemlere bakım denir. Bakım işlemlerini söyle sıralamak gerekir ;a Seyreltme / tekleme, b Çapalama, c Yabancı otlarla mücadele, d Hastalık ve Haşerelerle Seyreltme ve Tekleme Bir pancar tarlasında birim alandaki bitki sayısı, bu bitkilerin yüzeye iyi bir şekilde dağılış olması, verim ve kaliteye etki eden önemli bir faktördür. Pancarların 4-5 yapraklı döneme ulaştıklarında seyreltme tekleme işlemi yapılır. Sıra üzeri aralıkların 20-25 cm olması yeterlidir. Tekleme yapılırken pancarların zedelenmemesine dikkat etmek gerekir. b Çapalama Yabancı ot mücadelesi ilaçla yapılıyorsa pancarın sadece toprağının havalandırılması için çapalama yapılır. Çapalama buharlaşmanın önlenmesi, toprağın daha çabuk ısınmasını, yağmur sularının düzenli bir dağılımla toprağa işlemesini sağlar. Ülkemiz şartlarında 1 veya 2 çapa yeterlidir. Elle veya makine ile yapılmaktadır. Çapalamada pancarların yan köklerinin zedelenmemesine, fazla kesek çıkartılmamasına ve pancarların çiğnenmemesine dikkat edilmelidir. c Yabancı Otlarla Mücadele Şeker pancarının topraktan kullandığı besin maddelerinin en büyük rakibi yabancı otlardır. Bu nedenle pancarın çimlenmesinden hasadına kadar olan dönemde yabancı otlarla mücadele etmek gerekir. Yabancı otlar pancarın besinine, suyuna, havasına ve güneşine ortak olur. Yabancı ot mücadelesi çapalama ile ve ilaçlama ile yapılır. İlaçlı ot mücadelesi ekim ve öncesi ve ekim sonrası olmak üzere iki dönemi kapsar ve bu amaçla kullanılan ilaçlara Herbisit adı verilir. Çiftçilerimizin ağır maiyetlerden korunması için ekim sonrasından daha etkili olan, ekim öncesi ot mücadelesi tercih edilmeli ve yapılmalıdır. Herbisitlerle yabancı ot mücadelesinde başarılı oluna bilmesi için;Tarla hazırlığının çok iyi yapılmış olması ve tavının uygun olması, İlacın atılma zamanı çok sıcak ve rüzgarlı havada ilaçlama yapılmaz ve uygun dozda kullanılması, Tarladaki yabancı otların çok iyi bilinmesi ve ilacın buna göre seçilmesi, Kullanılacak pülverizatörün temizliği, meme ayarları, d Hastalık ve Haşerelerle Mücadele Ekim sonrası görülen Verim ve kalite ancak sağlıklı bitkilerden elde edilir. Bu nedenle gözümüzün devamlı tarlamızda olması hastalık ve haşere zararlarını takip ederek gerekli mücadelenin yapılması gerekir. Bu nedenle de pancarın zararlılarının ve hastalıklarının çok iyi tanınması gereklidir. Hastalıkları genel olarak ; Cercospora, Ramularia, Phoma Yaprak Leke Hastalıkları, Külleme, Sarılı virüsleri, Curly Top Pancar Kıvırcık Baş Virüsü, Pancar Pası, Rhizomania Pancar Kök Hastalığı ’dır. Bunlarla en iyi mücadele şekli, dayanıklı çeşitlerin ekilmesi, Fungusit kullanımı, en az üç yıllık ekim nöbeti ve dengeli gübreleme şeklinde sıralayabiliriz. Zararlıları ise genel olarak ; Tel Kurdu Agriotes , Pancar Piresi Chaetocnema , Danaburnu Gryllotalpa , Toprak Kurdu Agrotis , Yaprak Kurtları Caradrina , Pancar Sineği Pegomyia dır. En iyi mücadele şekli ise ilaçlamak suretiyle kimyasal mücadele, tohum ilaçlaması ve toprağın çapa ile havalandırılmasıdır. Toplu mücadeleyi gerektiren durumlarda ise belirtiler görüldüğünde ise vakit geçirilmeden bağlı bulundukları Pancar Bölge Şefliklerine zamanında haber verilmeli ve en az 3-4 defa ilaçlı mücadele yapılarak hastalık önenmelidir. 7 Sulama Şeker pancarı su ihtiyacı fazla olan bir bitkidir. Ekimden hasat dönemine kadar belirli aralıklarda ve miktarlarda suya ihtiyaç duyan bir bitkidir. Sulama dönemleri ; a Çıkış İntaş Sulaması Ekimde sonra yağış alınmaması ve toprağın tavını kaybetmesi halinde yapılır. b Gelişme dönemi Sulama Haziran sonu ile Eylül ortalarına kadar yapılmalıdır. c Hasat öncesi Sulama Toprağın tavlı duruma getirilerek, hasadı kolaylaştırmak ve kök kırılmalarını önlemek amacıyla yapılan sulamalar olmak üzere üçe ayrılır. Sulama sayısı bitkideki gelişme gözlenerek 4-6 defa yapılmalıdır. Tarlaya suyun verilmesi sulama metotları ülkemizde üç ana grupta toplanmaktadır 1 Salma Sulama 2 Yağmurlama Sulama 3 Damla SulamaSalma sulamada, sulama masrafları düşüktür. Ancak çok fazla su gerektirir ve yağmurlama sulamaya göre etkisi azdır. Salma sulama ile sulanan tarlaların çoraklaşmasının önlenmesi için drenajlarının çok iyi yapılmış olması gerekir. Hangi sulama metodu olursa olsun, şeker pancarı sulamasında aşırı veya yetersiz sulamadan kaçınılması en önemli husustur. Aşırı sulama, kaynak ısrafının yanında kök çürüklüğü ve bazı hastalıklara neden olmakta, yetersiz sulama ise, bitki gelişiminde ve verim kayıplarının artmasına neden olmaktadır. 8 Hasat Pancar köklerinin sökülmesi, temizlenmesi ve pancarın yapraklarının kesilmesi işlemine HASAT denir. Ülkemizde pancar ekiminin başlamasından günümüze gelinceye kadar aşamalar kaydeden pancar hasat işlemleri, günümüzde modern tarım teknikleri ve makineleri ile normal iklim şartlarında pancarın olgunlaşması Eylül sonu ile Ekim ayı ortalarına kadar devam etmektedir. Hasat işlemleri büyük çoğunlukla el değmeden yapılmaktadır. Ülkemizde ise elle hasad daha yaygındır. Pancar hasadı sökme beli, bir iki veya üç sıraya yalnızca söken sökme düzenleri, baş kesimini yapıp yalnızca söken makineler, baş kesimi, söken, depolayıp yükleme yapabilen makinelerle yapılmaktadır. Makineli hasadın elle yapılan hasada göre olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Kısa sürede az masrafla geniş alanların hasadı, makineli hasadın olumlu yönleridir. Makine temin masraflarının yüksek olması, hasat esnasında daha çok pancarın kırılması, zedelenmesi e dolayısı ile kayıpların artması da olumsuz yönleridir. Hasat toprağın tavı, pancarın sıklığı ve dağılımı, hasat makinesinin tipi ve kullanıcının becerisi ve tarlanın tesviyesi ile yabancı otların bulunmaması makineli hasadı kolaylaştıran etmenlerdir. 9 Silolama ve Fabrikaya Teslim Hasadının yapılmış olmasına rağmen bir program dahilinde sökülen pancarların aynı anda işlenmesi mümkün olmadığından ve bir süre beklemesi gerektiğinden fazla pancarların fiziksel özelliklerini kaybetmeden yığınlar halinde korunması gerekmektedir. Siloya alına pancarların bozulmadan uzun süre korunmalarında en önemli görev çiftçilerimize düşmektedir. Silo ve nakliye kayıplarını önlemek, pancardaki kırılma ve ezilmeleri azaltmak için çiftçiler tarafından hasat edilen pancarların direk fabrika merkezlerine getirilmeleri arzu edilen bir durumdur. Tarladan direkt fabrika merkezlerine getirilen pancarların nakliye bedelleri Şeker Şirketi tarafında ödenmekte, bunun dışında her yıl değişen şartlara ve koşullara göre nakliye prim ve tazminatları ödenerek fabrika merkezlerine daha fazla pancar getirilmesi teşvik edilmektedir. İşletme ve Şeker Üretimi Ülkemizde 25’i Devlet 2 si Bağlı Ortaklık ve 3’üde Özel Olmak üzere ki Bunlar Pancar kooperatifleri ve ortaklarına ait olan Amasya, Kayseri ve Konya toplam 30 adet Şeker Fabrikası mevcuttur. Bu fabrikalarda 2000- 2001 kampanya döneminde dekar alanda pancar ekimi yapılış, ton pancar tesellüm edilmiş, ton pancar işlenerek ton şeker üretilmiştir. Şeker Pancarından şeker üretiminin fabrikasyon aşamalarını ise kısaca şu şekilde özetleye biliriz. 1- Meydan İşleri Ağustos ayı sonlarında hasadına başlanıp işlenmek üzere peyderpey fabrikalara getirilen pancarlar tartılarak ön bir temizleme işleminden geçirilerek toprak ve çamurlarından büyük ölçüde ayrıldıktan sonra silolara alınır. Pancarın silolardan fabrikaya ulaşması kanallar vasıtasıyla yapılır. Pancarlar kanallardan basınçlı suyla sevk edilirken toprağından tamamen temizlenmesi yıkama tesislerinden geçirilirler. 2- Pancarın Yıkanması Kanallardan basınçlı suyla fabrikaya sevk edilerek toprağından ve kumunda tamamen arınması için yıkama tesisinden geçirilir. Toprağıyla birlikte tüm taş ve kumundan da ayrılan pancarlar, bir sevk bandıyla fabrikaya alınarak pancar bunkerlerine doldurulur. 3- Pancarların Kesilmesi Pancar Bunkerlerine alınan pancarlar kesme makinelerinde 4 – 8 mm. Kalınlığında ve 10 cm uzunluğunda kıyımlara dönüştürülür. Buradan da altında bir tartım kantarı bulunan banttan geçirilip haşlama teknesine alınır. 4- Şerbet Üretimi Kıyım işleminden sonra ilk olarak dönüş şerbetiyle muamele gören şekerli kıyım, diffüzyona sevk edilir. Kıyımlardan şerbet üreten sistemlere diffüzör denir. Diffüzörlerde sıcak su ile belirli bir süre işlem gören kıyımdan, şeker ve bir miktarda yabancı madde suya geçer. Sonuçta şekerce zenginleşmiş kıyımlar ham şerbet olarak işletmeye alınır. Şekeri azalmış kıyımlar ise diffüzörlerden sulu pancar posası olarak çıkartılır. Şekerden ayrılmış olan kıyım sulu pancar posası, Küspe preslerden geçirildikten sonra hayvan yemi olarak değerlendirilir. Kıyımlarda şekeri alınması 70° C sıcaklıkta ve 1 saatlik bir zamanda gerçekleşir. Koyu renkli şekerli su ham şerbet ise haşlama teknesinden çekiş yapılarak işlem görmek üzere arıtım tesislerine gönderilir. 5- Şerbetin Arıtımı Arıtım tesislerine gelen ham şerbet içinde şeker dışında bazı yabancı maddelerde bulunmaktadır. Son aşamada üretilecek olan Beyaz şekerin kalitesi ve verimin arttırılması amacıyla ham şerbetin içerisinde bulunan yabancı maddelerden arıtılmak üzere yapılan işlemlere şerbet arıtımı denir ve bu işlemler arıtım tesislerinde gerçekleştirilir. Şerbet arıtımı ham şerbetin kireç sütü ve karbondioksit gazıyla bir dizi işleme tabi tutulmasıyla gerçekleştirilir. Daha sona süzülerek % 12 – 15 şeker içeren sulu şerbet elde edilir. Şerbetin arıtımıyla şerbetin kristalizasyonunu engelleyen maddeler şerbetten uzaklaştırılmış olur. Şerbet, arıtımının tamamlanması için iki defa daha karbonhidrat lamaya tabi tutulur. 6- Şerbetin Koyulaştırılması Arıtılan şerbetin içerisinde fazla miktarda su bulunmaktadır. Bu suyun Buharlaşma istasyonunda bir kısmı kaynatılarak uçurulur ve içerisinde yaklaşık % 60 şeker bulunan ve içerisinde daha çok kuru madde içeren koyu bir şerbet elde edilir. Daha sonra bu şurup son defa filitrasyon işleminden geçirilerek pişirim istasyonuna sevk edilir. 7- Rafine Süzme ve Eritme Pişirimden önce koyu şerbet şeker ihtiva eden diğer ara ürünlerle karıştırılarak belli şeker içeriğinde standart bir şurup haline getirilir. İçerisinde kristal halinde şeker ve şeker dışı maddeler bulunan bu şurup kristal vakum kazanlarında pişirilir ve kristal haldeki bu ürüne de Lapa denir. 8- Lapanın Santrifüjlenmesi ve Şekerin Ambalajlanması Bol kristalli bu lapa, santrifüjlerde işlenerek kristalleşmiş şeker şurubundan ayrılır. Santrifüjler, dikey eksen etrafında dönen delikli silindirik tamburlardan oluşmaktadır. Hafif rutubetli olan bu şeker, kurutuculara alınarak burada buharla ısıtılmış sıcak havayla ısıtılarak kurutulur ve kuru kristal elde edilir. Kurutula bu şeker eleklerden geçirilerek temizlenir. Temizlenmiş ve kurutulmuş bu şekerin bir kısmı küp şeker ünitesine gönderilerek döner kalıplı tamburlarda sıkıştırılmak suretiyle küp şeker elde edilir ve ambalajlanır. Diğer kısmı ise 50 Kg’lık torbalara doldurularak piyasaya verilmek üzere ambara teslim edilir. 9- Melas ve Melaslı Kuru Küspe Üretimi Santrifüjde ayrılan ve pişirimin son kademe ürünü olan koyu kahverenginde, akıcı, pekmez kıvamındaki tatlı maddeye ise Melas denir. İçeriğinde şeker ve azot, protein, vitamin vb. organik maddelerce zengin Melas hayvan beslenmesinde kullanılan değerli bir sanayi hammaddesidir. Şeker fabrikalarının iki önemli yan ürünü olan Melas ve Küspe, belirli oranlarda karıştırılarak yine değerli bir hayvan yemi olan Melaslı Kuru Küspe elde edilir. Ülkemizde halen 8 Şeker Fabrikasında küspe kurutma tesisi mevcuttur.

şeker otu yetiştiriciliği iklim istekleri