GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım Özet. Vicdani Yurdakuler 1909’da Aksaray’da, Fehim Paşa Sokağında cumbalı bir evde dünyaya gözlerini açar. Aynı gün karşıdaki köşkten de küçük Efruz’un dünyayı selamlayan ilk gülüşü duyulur.
KEZ GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ YAPARIM DEDİK! 10.04.2017 Anasayfa Etkinlikler 2. KEZ; GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ YAPARIM DEDİK! Sizleri aramızda
"Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" ile "Gözlerimi açarım, öyle de vazifemi yaparım" diyenler arasında, bildiğin savaşa varan şeyler olmuş! Keza tarih boyunca insanların adeta köle gibi kullanılmasını yücelten "Hak yok, vazife vardır" lafının "out" olması için ne cenkler verilmiş
132sayfa ·. Tahmini okuma süresi: 3 sa. 44 dk. Adı. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım. Yazar. Haldun Taner. Basım. TürkçeTürkiye · Yapı Kredi Yayınları · Haziran 2015 (İlk yayınlanma: 2009) · Karton kapak · 9789750832864. Tür.
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım. Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor.
Vay Tiền Nhanh Chỉ Cần Cmnd. OYUNLAR Oynadığı Sahneler Etkinlikler Henüz etkinlik eklenmemiş. Bugün Bu Hafta Bu Ay Gelecek Ay İlişkili İçerikler Dramaturgi Arama Oyun adı, Orijinal adı, Yazar adı, Çevirmen adı bölümlerinde arama yapabilirsiniz Sahneleyen Tiyatro Ankara Devlet Tiyatrosu Oyun Durumu Gösterim dışı oyun İlk Oynama Tarihi 2014-15 Süre 2 perde 2 saat 30 dakika Gösterim Sayısı 16 Sosyal Medya Kadro YAZAN HALDUN TANER YÖNETEN ALİ DÜŞENKALKAR DEKOR TASARIMI TAYFUN ÇEBİ KOSTÜM TASARIMI FUNDA ÇEBİ IŞIK TASARIMI ALİ DÜŞENKALKAR DANS DÜZENİ CİHAN YÖNTEM MÜZİK MURAT GEDİKLİ SAHNE TASARIMI TAYFUN ÇEBİ DANS ÇALIŞTIRICISI GÜLDEN ÇELEN YÖNETMEN YARDIMCISI ESAT TANRIVERDİ ASİSTANLAR GÜNEŞ ALTINBAŞ SEREZLİ BURÇİN SEZEN KORO EĞİTMENİ SERKAN KOCADERE Oyuncular ESAT TANRIVERDİ İRFAN KILINÇ ŞİRİN GİOBBİ PINAR GÜN ALİ FUAT DAVUTOĞLU ALİ HAKAN BEŞEN ERGİN ÖZDEMİR CAN ÖZTOPÇU SAVAŞ TAMER SEÇİL ÖZTAN AYLİN DİNÇ CİHAN KAYMAK SİNEM ERTUĞRUL ORİDA YILDIRAN BİLGE AYDÖNER MUTLU MERT AĞACIK GÜLCİHAN KISACIK ÖNCÜ KAMIŞLI DUYGU YILDIZ YAVUZ SERHAT YAZICI ESRA DEMİRKAPI BURGAÇ DÖĞÜŞÇÜ GÖKHAN BURAK ANSEN İlişkili Kişiler Konu Haldun Taner doğmuş, 100 yıl olmuş, doğum yılını, 100 yaşın kutlu oluşunu bir oyunla; "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile alkışlıyoruz. Bir hiciv, bir ortaoyunu, bir geleneksel öğreti, bir başyapıt. Türk tiyatrosunun en nadide örneklerinden, yakın tarihimizin en güzel tanıklıklarından bir 6. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri -Komedi ya da Müzikal Dalında Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu İrfan Kılınç / Ankara Devlet Tiyatrosu – “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” -Komedi ya da Müzikal Dalında Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Şirin Giobbi / Ankara Devlet Tiyatrosu – “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” TİYATRONLİNE
Yandaş medya, yaşamını yitiren askerlerin cenazelerinde yakınlarının AKP’ye isyanına ve öfkesine karşı üç maymunu’ oynamaya devam ediyor. Bu kez de Yarbay Mehmet Alkan’ın sözlerine bir satır bile yer verilmedi MEDYA 0850 Abone Ol Daha önce ölen askerlerin ailelerinin isyanlarını görmezden gelen; hatta yakınlarını paralel’, terörist’, DHKP-C’li’ ilan ederek hedef gösteren yandaş basın iktidar ve başkanlık hayali uğruna şiddeti körükleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmeye’ devam olarak, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde yaşamını yitiren Yüzbaşı Ali Alkan için dün Osmaniye’de düzenlenen cenaze töreninde ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan’ın, Erdoğan ile “Benim amacım Allah nasip ederse şehit olmaktır” diyen Enerji Bakanı Taner Yıldız başta olmak üzere iktidara yönelik öfkesi AKP yanlısı basın tarafından görmezden satır değinilmediKardeşinin cenazesinde isyan eden Mehmet Alkan, “Çözüm diyenler ne oldu da sonradan savaş’ diyor. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman oraya git” demişti. Cenazede ayrıca Erdoğan’ın gönderdiği çelenk de Alkan’ın bu isyanı iktidara yakınlığı ile bilinen Sabah, Takvim, Yeni Şafak, Star, Akşam, Güneş, Türkiye, Yeni Akit ve Milat gazetelerinde tek bir satırla bile anılmadı!Sadece uğurlanmış’Haberi birinci sayfalarından görmeyi tercih eden tek gazeteler olan Yeni Şafak, Star, Akşam ve Takvim ise Osmaniye şehidini uğurladı’ gibi başlıklar atmayı tercih etti. Bu gazeteler törendeki isyan ve öfke hiç olmamış gibi olayı de yandaş televizyon kanalları ve internet siteleri aynı tutumu izlemiş, Anadolu Ajansı da yarbayın sözlerini sansürlemişti. İktidarın ve yandaş basının yardımına koşan’ AKtroller de yarbayı terörist’ ilan yakınlığıyla bilinen Star yazarı Cem Küçük de, yarbayı hedef gösterme konusunda acele ederken, “Bir de kullandığın söylem de, yarbay için söylüyorum bunu, paralel ağzıyla, FETÖ ağzıyla laflardır bunlar. Bunlara gerek yok” eden hedefte!Söz konusu gazeteler’ daha önce de, 20 Ağustos’ta yaşamını yitiren er Recep Beycur’un cenazesinde yakını Ömer Beycur’un, medyaya “Allah rızası için bunu yazın” çağrısı yaparak, “Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Genç kardeşimi gönderdim, cesedini alıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilsin. Ben bunu bu yaşa getirene kadar ne çektim biliyor mu? Allah’tan hiç mi korkmuyor?” ifadelerini kullanmıştı. Beycur bunun ardından yandaş medya tarafından terörist’ olmakla şekilde Bursa’daki asker cenazesine katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu eleştiren Mehmet Şenol’un da DHKP-C’li’ olduğu yazılmıştı. Eski ÖDP Buca İlçe Başkanı emekli öğretmen Şenol, cenazesi kaldırılan asker Bahadır Aydın’ın akrabasıydı. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
Oyunun sahneleneceğini duyduğumdan beri bir soru kafamı meşgul etti Haldun Taner’den1915-1986 NEDEN bu oyun seçildi? Oyunu seyretmeden önce de sordum seyrettikten sonra da aynı soruya ikna edici bir cevap bulmaya çalışıyorum. Seyretmeden önce genellikle, “neden” sorusuna aklınıza yatan bir cevap alabilme umuduyla bir beklentiniz olur ama seyrettikten sonra o beklenti biter bir hayıflanma alır yerini “neden?” diye. Günün Adamı 1957, Dışardakiler 1957, Ve Değirmen Dönerdi 1958, Fazilet Eczanesi 1960, Timsah 1960, Lütfen Dokunmayın 1961, Huzur Çıkmazı 1962, Keşanlı Ali Destanı 1964, Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım 1964, Zilli Zarife 1966, Vatan Kurtaran Şaban 1967, Bu Şehr-i İstanbul Ki 1968, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı 1969, Astronot Niyazi 1970, Ha Bu Diyar 1971, Dün Bugün 1971, Aşk-u Sevda 1973, Dev Aynası 1973, Yâr Bana Bir Eğlence 1974, Ayışığında Şamata 1977, Hayırdır İnşallah 1980, Marko Paşa 1985 Haldun Taner’in tiyatro eserlerini yukarıda sıraladım. Elbette Keşanlı Ali Destanı ile Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’nın yeri ayrı. Tiyatrocu olsun olmasın Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ndaki “Zaten aktör dediğin nedir ki..” tiradını bilen pek çok kişi vardır. Keşanlı Ali Destanı da hem teatral hem de yarattığı karakterin dönemini aşan özellikleri nedeniyle her dönem seyirciyi çekmiş bir oyundur. Ama sevmeyenlerin de olduğunu öğrendik. En son iki yıl önce sahnelendi ve “Beyaz Türkler’in yaptıkları” çerçevesi ile Türk kültür hayatının çok önemli bir yazarı zamanın “ham”lığından nasibini aldı, yazar ve bazı oyuncular damgalanmaya çalışıldı. Bir yazar da “Bu oyunun bir başyapıt olduğuna kim, hangi gerekçelerle karar vermiş acaba” diyerek oyunu küçümsemişti. Ama toz duman kalktıktan sonra gerçek niyetini anlama şansına kavuşacağımız bu anlayışa rağmen Haldun Taner’in oyunları Günün Adamı’ndan başlayarak her dönem merakla beklenen oyunlar oldu, seyirci “Ne yazmış?” diye merak etti, otorite “Gene ne yazmış?” diye sıkıntılı bekledi. Millet için Haldun Taner, “âkıl” adamdı, otoritenin aklı ise “âkıl”da kaldı. İyi de neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım denince akla gelen isim, Ulvi Uraz. Türk Tiyatrosu’nun bu büyük oyuncusu tarafından canlandırılan Vicdani, unutulmazlar arasında oldu her zaman. Geçen yıl Ali Erdoğan Şakayla Söyler Haldun Taner isimli derlemesine Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım oyunundan son sahneyi ve Vicdani’yi almış ve de çok büyük bir başarı ile canlandırmış bize Ulvi Uraz’ı yeniden hatırlatmıştı. Seyredilmiş ya da seyredilmemiş olsun, Ulvi Uraz’ın hatırlanması da ilginç bir not olarak kalacaktır sanırım. Seyirlik tiyatromuzun özellikleri ile yaratılan oyunun bir diğer karakteri Vicdani’nin karşılığı, Karagöz’ün Hacivat’ı, Efruz’un Vicdani kadar hatırlanmaması, Vicdani ile kendini özleştirilen seyircinin daha çok ve her zaman var olmasından ileri geliyor herhalde. Bunda yazarın da rolü var. Haldun Taner, finalini Vicdani’ye yaptırdığı oyununda ona karşı daha duygusal . Efruz’un her dönem günün adamı olabilme açık gözlüğü, açlığı ve de her dönemde dört ayak üstüne düşmesi Vicdani’nin hakkının yenmesine, iyi niyetinin suistimal edilmesine neden oluyor. Aradan geçen zaman içinde değişen Türkiye’de yeni nesil , “Vicdani de yedirmesin, yemezsen yerler”e daha yakın gibi. O nedenle Vicdani için üzülen seyirci azaldı mı ne? Zar zor yer bulduğum“sandalye konulan” bir oyun olmuştu bu en yeni Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’da, genel profiline bakarak seyircinin oyuna gösterdiği ilginin nedenini anlamaya çalıştım. Seyircinin yaş ortalaması orta yaş sayılabilirdi. Muhtemelen daha önce oyunu seyretmişler, genç olsun yaşlı olsun Haldun Taner’i ismen ve de hiç olmazsa bir eseriyle biliyorlar gibi hissettim. Ama bence daha da önemlisi hepsi, “gözlerini kapayıp vazifesini yapanların” hâlâ “geçer akçe” olduğunun farkındaydılar ve kendilerini rahatsız eden bu toplumsal hastalığa karşı duruşlarını oyunu seyrederek ortaya koyacak ve de bir tavır koymanın huzurunu duyacaklardı. DVD’ler, internet kayıtları ile Devekuşu Kabare’nin Haldun Taner’in öncüğünde nasıl bir “muhalif” tiyatro örneği verdiğini de bilmeyen kimse kalmadı herhalde. Bu onlara bir özlemin tezahürü olarak da alınabilir. Oyuna gösterilen ilgi seyircinin canını sıkan hususlara tepki duyduğunu gösterme arzu ve eğiliminin göstergesi idi. Atatürk adı geçer geçmez salondan kopan alkış seyircinin bir başka özlemini de gösteriyordu. Özetle yazarın “âkıl” adam güvenilirliği, güldürürken batırdığı iğnelerle seyircinin yerine geçmesi ve oyunun ismi, seyircinin beklentisini yükselten hususlardı. Ama oyun sonu alkışların sesinde duyduğum “yarımlık” bana bir şansın kaçırılmış olduğunu düşündürttü. Haldun Taner’in kabare tiyatrosunun ilk örneklerinden biri olan Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, II. Meşrutiyet'ten 1960'ların sonuna kadar gerçekleşen toplumsal değişimleri anlatmaktadır. Haldun Taner, oyunun 1974 yılındaki sahnelenişinde yeni sahneler ekleyerek oyuna 12 Mart’ı da dahil etmiş. Ancak 1974’de yapılan eklemeler şekil ve söylem olarak oyunun ilk biçim ve söylemine uzak kalıyor, oyun “eklektik” bile sayılamayacak bir kurgu gösteriyor. Dolayısıyla son hâliyle oyun, yönetmenin ve de dramaturgun hazik ve nazik dokunuşlarını beklemiş ama maalesef böyle bir çaba görülmüyor. Öyleyse neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Oyunun bence en anlamlı tablosu Savaş Dinçel rejisinden kalan kışla perdesinin kullanıldığı sahne idi. Bu sahne, Usta sanatçı Savaş Dinçel’i hatırlamamıza neden oldu ama maalesef oyun için kötü oldu. Zira, bu Savaş Dinçel’in samimiyet, ustalık, zekâ ve aklına ulaşılamadığını da gösteriyordu. Savaş Dinçel oyunu 1994 yılında yönetmiş. Bugün ister istemez eski ve yeni Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım arasında bir karşılaştırma yapıyorsunuz. Kısa bir sahne olsa bile aradaki fark hüzün vermeye yetiyor. Öyleyse neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Afişte Selim Atakan’ın ismi hemen yazardan sonra yazılmış. Bu değerli müzik adamı Selim Atakan’a verilen değeri olduğu kadar oyunun içindeki müziğin de önemini belirtiyor. Oyunun müziklerini hazırlayan Selim Atakan, oyuna uymak yerine oyun ona uysun istemiş. “Üvertür”ün ilk notalarından itibaren bestecinin “iddiasını” hissediyorsunuz. İyi ve doğru besteler olabilir ama müzik tasarımı, oyunun söylemi ve dili ile uyumlu değil. Bence oyuncular için terennümü zor, seyirci için de “ağır” şarkılar. Bestelenen sözlerin anlaşılması zor. Besteler, Deniz Noyan’ın şefliğinde, uzmanı olmadığım için derinine eleştiremeyeceğim ama bana iyi gelen bir şekilde icra ediliyor. Ancak bazı sahnelerde ses o kadar yüksek ki sözler anlaşılmıyor. Ses düzeniÖzgür Yaşar İşler ve Metin Küçükyılmaz mikrofon kullanılan bir oyunda önemli. Ancak ses net değil ve de zaman zaman sözün işitilmesinde sorun yaratıyor. KostümlerTasarım Gamze Kuş için de besteler için söylediklerimi tekrar edebilirim. Oyuncuların tülleri, baş süslerini görünce Haldun Dormen müzikallerinin finali yanlış yerlerde kullanılmış gibi geldi bana. Anlatıcılara giydirilen smokin ve abiye kostüm, samimiyeti ortadan kaldırmış. Seyirlik tiyatromuzun nefesi, kabarenin “herkesin her şey olduğu” senli benli samimiyeti yok olmuş, öğretmen edalı bir oyun çıkmış ortaya. Bu da oyunun eğlencesini azaltıyor. Metinde değişmeyen iki karakter var, Vicdani ve Efruz. Diğer oyuncular farklı rollere girip çıkıyor. Anlatıcıları da iki sabit rol haline getirmek oyunun kurgusunu da bozuyor. Ben anlatıcıların değişen oyuncularla oyuna katılmasını tercih ederdim. Haldun Taner’in istihzalı ama sıcacık şefkatli gülümsemesi yok, ince “iğneleri” kaba birer diken olmuş. Oyun “ısınamadan” bitiyor zaten.o kadar da uzun olmasına rağmen Öyleyse neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Eftal Gülbudak’ ait olan koreografiyi beğendim. Gülbudak gurup danslarında sivriliyor tabii ki. Gülbudak’ın Sarhoş’u oynadığı sahne oyunun en başarılı sahnelerinden biri idi. Oyunun dekor tasarımı oyunda geçen bir repliği esas almış “Plâk olmayın”. Dönen platform gramofon’un döner tablası gibi tasarlanmış. Ancak oyun karakterlerinin o tabla üstünde döndürülmesinden murat edilen ne anlaşılamıyor. Vicdani’nin gramofonun içine hapsedilerek sesinin kısılması da bence nedeni anlaşılamayan bir yorum. Gramofon tablasının anlamı ancak oyun sonunda replik ile daha çok ortaya çıkıyor. İki yanda yaldızlı tablo çerçeveleri içinde eski İstanbul manzaraları, arkada video perdesi, ortada dönen bir platform, tepeden tüm ihtişamı ile sarkan gramofon borusu. Oyun karakterlerinin bazısı o tabloların içinden çıkıyor, içine girip kayboluyor. Benzer bir çerçeve, toplu bir dansın olduğu bir sahnede oyuncuların içinden geçip önünde resim vermesi için kullanılmış. Karakoldaki memurun masası arkasına gizlenmiş darbuka çok iyi bir fikir. Biteviyeleşen konuşmalarda memurun ona vurarak tempo tutması çok akıllı bir çözüm. Bu sahnelerde yakalanan fikirler oyunun anlatımında bir birlik içinde değil, bir bütünün parçası gibi algılanmıyor, anlık hoş sahneler olarak kalıyor. Savaş Dinçel rejisinden kalma kışla perdesini yaratan anlayış içimizi ısıtsa da oyunun bütününde yama gibi duruyor. Ayhan Doğan’ın sahne tasarımı, üzerinde düşünülmüş olduğunu ama metnin yorumu üzerine yönetmen ve tasarımcının verimli ve uyumlu bir beraberlik oluşturamadığı hissini veriyor. Öyleyse neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Işık tasarımıFatih Mehmet Haroğlu oyunun aydınlatılması işlevini görüyor ama ışık kullanımının rejiye katkısını ben bulamadım. DramaturgininÖzge Ökten yazarın iyi anlatılmasında rolünün büyük olduğuna inanırım. Yönetmeni belli bir çizgide tutar dramaturg. Metnin düzenlenmesinde dramaturg ağırlığını koyar. Bazı sahnelerin budanmasına ve de oyunun mesajının tam olarak seçilmemiş olmasına da bakarak dramaturg bu oyunda ağırlığını koyamamış gibi geldi bana. Haldun Taner’in bu oyunu zaman içinde temel meselesi sabit tutularak yeniden anlamlandırılırsa hedefe varılır. Oysa ödenekli tiyatro, suya sabuna dokunmama titizliği ile “mış” gibi “kabare” yapmaya kalkışmış. Örneğin sokak isimleri ile yürüyen oyun düzeninde bugünün sokak isimleri nasıl olur söyleyebiliyor mu? Hayır. Vicdani ve Efruz’a bugünün kıyafetlerini giydirip zamanın kahramanlarını çağrıştırabiliyor mu? Hayır. Amaç “nostaljik” bir Haldun Taner anma töreni midir? Oyun çok da uzun. Bu nedenle sarkıyor. Öyleyse neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? Efekt Ersin Aşar oyunun can alıcı bir öğesi durumunda değil, görevini yapıyor. Video tasarımıFunda Köseoğlu ve illüstrasyonEylül Gürcan bence oyunun en başarılı yanı. Video görüntülerinde oynayan ve seslendirme yapanlar da çok başarılı. Video tasarımının anlatım dili sahnedeki dilden daha samimi. Sahne ona uysaydı keşke. Vicdani rolünde Uğur Dilbaz Efruz rolünde Can Ertuğrul iyi oyunculuk sergiliyor. Ama onlar da eski kalıpların tesirinde kalmış gibi geldi bana, rolü öyle yoğurmuşlar. Yılmaz Meydaneri, İrem Erkaya, Pınar Demiral, Elyasa Çağlar Evkaya, Özgür Atkın, Can Alibeyoğlu, Mert Aykul, Şeyda Aslan, Barış Çağatay Çakıroğlu, Yasemin Gezgin’in oyunculukları iyi, keyifle seyrediliyor, ama alışılmış tiplemeler yaratmışlar. Yani oyuncu, kendi arşivinden rolü çıkarıvermiş gibi. Ümran İnceoğlu, Zeynep Göktay Dilbaz, Neslihan Ayşe Öztürk , Derya Keykubat Yenigün’ün ise rollerinde yeni bir söylemi arıyorlar gibi algıladım. Bu dört oyuncu kısa sahnelerinde farklı ışıklar yakıyor. Anlatıcıların sorunu, oyunun yorumundan kaynaklanıyor. Bu oyunun belirli bir kişi tarafından oynanması gereken bir anlatıcı rolüne ihtiyacı yok. Vicdani ve Efruz dışındaki tüm oyuncular değişerek “anlatabilir”. Her ikisini de haber spikerleri gibi fazla ciddi bulduğum anlatıcılardan biri olan Ersin Umulu durgun. Bence oyunculuğunu daha renkli bir hale getirebilir, daha sıcak olabilir. Sahne duruşu alımlı olan İrem Arslan Aydın, oyunun onu konuşlandırdığıhapsettiği yerden rolüne kattığı kişisel vurgularla sıyrılmaya çalışıyor. Oyunculuk yeteneğine inandığım ve sesinin güzelliğini de bu oyunda fark ettiğim Aydın’ın ona biçilen rollerle kişisel oyunculuk sınırlarının gerisinde bırakıldığını düşünüyorum. Yönetmen Can Doğan ile birlikte oyunun yönetmen yardımcılarının Ümran İnceoğlu ve Arda Aydın oyunun genel söylemi için sorumlu olduklarını düşünüyorum. Geçmişi görmek yetmez, geçmiş bugüne nasıl yansıyorkök nasıl dal vermiş bunu anlatmak gerekir ki Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’da bulamadığım husus bu. Oyunu “Açın gözlerinizi gerekeni yapın” demek için “gereken”in ne olduğunu neden gerektiğini göstermek, algılatmak gerekir. Yapamıyorsanız neden Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım? İlk kez oynandığı 1964-1965 tiyatro sezonunda oyunun iki baş karakteri Vicdani ve Efruz 50’li yaşlarda idi; artık 100 yaşına geldiler . Sanırım oyunun açmazlarından biri bu, konu hala güncel olmasına karşın karakterler yaşlandı. Oyunun zamana direncinin arttırılması için yeni bir şeyler bulmak lâzım. Öte yandan yazar tarafından 12 Mart’a getirilen oyun, o tarihten bu yana hareket edememiş ve tarihimizin en canlı kanlı dönemlerine dokunma cesareti gösterememiş; 1908-1970 arasını 1970- 2012 arasına yansıtarak tarihin “tekerrürünü” gösterememiş. İBBŞT, oyun tanıtım yazısında “31 Mart Olayı ile başlayan ve 1960 yılının ortalarına kadar devam eden süreçte, ülkemizin siyasal ve toplumsal durumu tüm gerçekliğiyle yansıtılıyor” diyerek kenara çekilmeyi tercih etmiş. Ötesini yapmak ise “ödenekli tiyatronun işi de değil”? zaten. “Benim vergilerimle….”! Zaten niyetin o olmadığı da oyundan belli. Çok “temiz” bir iş olmuş. O kadar da söylesin bir şeyler artık! Ama yeter mi? Oyunun ilk yazıldığı hâlindeki finali, aradan geçen yaklaşık 40 seneye rağmen gene kişisel bir yok oluş sahnesi ile tekrar edilmiş. Seyirci Efruz’ların ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarından Vicdani’lerin ise kendi “küplerini” kırmalarından tatmin olmuyor artık, bir “çıkış” arıyor. Bu hâline yani ağzından bir şey kaçırmama dikkati ile eski ile oyalanmaya, piyesin içindeki yeninin çıkarılmamış ve de eskinin bugüne yansıtılmamış oluşuna bakınca Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ın neden sahnelendiğine hâlâ cevap bulmuş değilim. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, kalabalık kadrolu, canlı müzikli, renkli kostümler içinde şaşaalı gibi duran bir oyun ama içi yeterince dolu değil. O zaman başka şeyler düşünüyorum. Belki de Haldun Taner’in hangi oyununun sahnelendiğinin de bir önemi de yoktu seçenler için. Belki de Haldun Taner, Vasıf Öngören oynamak bir ön hazırlık, “Sizden bir yazar oynandı mı oynandı, hem de ne güçlüğe rağmen, şimdi sıra bizde..” “Siz kim “biz” kimiz? Gelecek sezon Necip Fazıl’lara belki de İskender Pala’lara hazırlanınki ben karşı değilim ama onları oynamak için gerekçe yaratmaya gerek var mı? Eskiden önce Nâzım Hikmet ardından Necip Fazıl oynanırdı şimdi Nâzım’ın yerini başka yazarlar aldısanki. Benim hiçbir itirazım yok, hatta “gerçekleri” görmeye bile yarar o oyunların oynanması. Ama yazarı yazarla dengelemek nasıl bir anlayıştır. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, bu nedenlerle “Hadi bir Haldun Taner oynayalım” duygusunu veren bir oyun. Eskiyi anlatan oyunun her dönem yeni kalacak özellikleri üzerinde durulmamışdüşünülmemiş desem çok mu ağır olur? Ama metnin yeniden düzenlenmesi gerektiği hususunda kararlıyım. Oyunu oluşturan oyunculuk, müzik, dekor, kostüm vb disiplinler arasındaki uyum ve anlatı birliği sağlanamamış. Seyirci “kulaktan kulağa” bu oyunun hak ettiği karşılığı verir diye düşünüyorum. Yazımın başlığındaki sorumun cevabını verebilmişimdir umarım. Melih Anık İlgi Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım- Haldun Taner- Cem Yayınevi Tiyatro Dizisi Haldun Taner Tiyatrosu- Ayşegül Yüksel- Bilgi Yayınevi
Oyun Hakkında Yorumlar Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Başlangıç Yılı 2013 Paylaş Kadro Yazan Haldun Taner Yöneten Can Doğan Dramaturgi Özge Ökten Sahne Tasarımı Ayhan Doğan Kostüm Tasarımı Gamze Kuş Koreografi Eftal Gülbudak Işık Tasarımı Fatih Mehmet Haroğlu Ses Düzeni Özgür Yaşar İşler ve Metin Küçükyılmaz Video Tasarımı Funda Köseoğlu Oyuncular Can Alibeyoğlu, Şeyda Arslan, Özgür Atkın, İrem Arslan Aydın, Mert Aykul, Barış Çağatay Çakıroğlu, Uğur Dilbaz, İrem Erkaya, Can Ertuğrul, Elyesa Çağlar Evkaya, Yasemin Gezgin, Eftal Gülbudak, Ümran İnceoğlu, Yılmaz Meydaneri, Neslihan Öztürk, Ersin Umulu, Derya Keykubat Yenigün, Zeynep Göktay Dilbaz, Pınar Demiral Oyun Hakkında “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı müzikal oyunda, 31 Mart Olayı ile başlayan ve 1960 yılının ortalarına kadar devam eden süreçte, ülkemizin siyasal ve toplumsal durumu tüm gerçekliğiyle yansıtılıyor. Beraber büyüyen Vicdani ile Efruz’un ilerleyen hayatları ve ilişkileri üzerinden, içindeki vatan sevgisini ve ülkesinin çıkarlarını kendi hayatından bile üstün tutan Vicdani Yurdakuler’in her zaman yenilmeye mahkûm, düzene ayak uyduramayan ve haksızlıklarla dolu hayatı gözler önüne seriliyor. Fotoğraf ve Videolar Oyun Hakkında Haberler - İBB Şehir Tiyatroları; Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım - Şehir Tiyatroları, 3'ü yeni 27 oyunla sezona başlıyor - Şehir Tiyatroları'nda Bu Hafta - Şehir Tiyatroları'nda Bu Hafta 9-13 Nisan 2014 Yorumlar Pablo - 3/30/2013 Guzel oyun ama cok uzun gereksiz yere komedi olsun diye konulmus bir suru replik ve sahne var..190dk gecmek bilmedi..ayrietten oyun IBB tarafindan degistirilmis Derya - 3/30/2013 Şuanda Şehir Tiyatrolarında oynuyor bu oyun. Oyuncuları farklı tabi ama oynayan tüm oyuncular rolünün hakkını veriyor. Gerçekten izlenmesi gereken bir oyun. ERDUMLU - 3/30/2013 Vicdani de, Efruz da maalesef icimizden birileri... Tiyatro seyircisi, Efruz-u hic benimsemedi, herkes Vicdani-yi ayakta alkisladi... Sanirsiniz ki, salondaki herkes Vicdani !!! Aralarinda hic Efruz yok !!! Oyun, mukemmele ramak kalmis... Eser, buyuk ustat Haldun Taner-e ait bir kere... Fazla soze hakikaten hacet yok... Oyuncular, fevkalade bir performans sergilediler... Emegi gecen herkesi bir kez daha tebrik ediyorum... Kesinlikle tavsiye ediyorum, ben defalarca daha seyredecegim Allah nasip ettigi surece... Bu konuda sizlere de tavsiyem, muhakkak izleyin... naim zeren - 4/5/2013 Büyük usta Haldun Taner’in bu oyunu, Sadece metni itibariyle mutlaka izlenmeli. Dostluk, arkadaşlık ,sevgi ,saygı, vatan , vazife vs. gibi erdemleri taşıyan Vicdani’nin; Sistemin çarkları içerisinde yok oluşunu, yok edilmeye çalışan Türkiye’nin, 1908 ile 1960 Yılları arasındaki yaşam paralelliğinde anlatılıyor. Yalnız; Makaslanan birkaç sahne var. Bugün ki yaşadıklarımızdan çok şeyler bulacaksınız. Sahnelenmesine gelince; İyi bir Vicdani, vasat bir Efruz, Nefis anlatıcılar, kötü bir profesör, şahane Meralifer, Güzel bir Lalifer, iyi bir Nilüfer vs. oyuncular elinden geleni yapmış. Dekor ve Müzik gayet güzel. Slayt düşüncesi mükemmel. Danslar şahane. Bu oyunun özelliği; Her bölüm önemli bir mesaj vurguluyor. Bu mesajları seyiciye aktardığınız Sürece başarılısınız. Bu mesajların birçoğu aktarılamadı. Nedenine gelince; Repliğe yerleştirilen mesajlar, oyuncu tarafından vurgulanmadı ör. Plak kompleksi Haldun Taner akıcı bir Türkçe ile yazmış ama, döneminde kullandığı bazı kelimeler ve deyimler Günümüzde bilinmiyor. Hissi kablel vuku gibi Birçok kelime seyirci tarafından anlaşılmadı. Sahneler, çok geride oluşturulmuş. Bu yüzden vurgu sahneleri aktarılamadı. Özellikle final sahnesi güme gitti. Her haliyle mutlaka seyredilmeli. Ancak insan kendine soruyor; Acaba bu oyunu Engin Alkan mı Yönetseydi? naim zeren - 4/20/2013 19 nisanda oyunu tekrar izledim. Oyuncular harika bir yol katetmişler. Hepsi mükemmeldi. Ancak oyuna patronlar müdahale etmiş. Patron kim? siyasi iktidar. Müdahale ne? Atatürk-ölümü ile ilgili sahneler uzundu ve seyirci dakikalarca kısa olarak geçiştirilmiş. Sarhoşun sahneden ayrılışında söylediği şarkı değiştirilmiş, -beraber yürüdük biz bu yollarda- şarkısı ilave edilmiş. Anladınız siz onu naim zeren - 4/20/2013 ŞEHİR TİYATROLARINDA OYUNLARA SİYASİ GÖRÜŞ MÜDAHALESİ Arkadaşlar, Büyük Usta Haldun Taner-in, -Gözlerimi kaparım Vazifemi yaparım - adlı oyunu Şehir tiyatrolarında bu yıl sahneye kondu. Ben bu oyunu çok iyi bilirim. 1983 yılında Dostlar Tiyatrosu bünyesinde, Gençlik deneme Sahnesi adı altındaki amatör tiyatroda bu oyunu bir yıl çalıştık. maddi nedenlerle sahneye üzülmüştük. Oyun iki karakter; Vicdani ve Efruz adlı iki arkadaşın aynı mahallede doğumundan itibaren 1908 ile 1977 yılları içerisindeki aykırı hayatlarını Türkiye-nin yaşam paralelliğinde anlatıyor. Şehir Tiyatrolarında oynandığını öğrenince büyük bir hevesle ve merakla 4 Nisan-da 2013-te gittim. Zannediyorum 3. veya 4. sahneleneşiydi. Oyuncular fena oynamadılar. Bazı sahneler kesilmişti ama Özgün metine son derece sadık kalınmıştı. Sahne gerisinde, büyük bir çerçeve içerisinde uygulanan slayt sistemi çok güzeldi. 4 Nisan 2013-te seyrettiğim zaman; Atatürk-ün 10 kasım 1938 de ölümü ile ilgili slayt gösterisi gayet uzun tutulmuştu. seyirci en az beş dakika alkışlamıştı. Hepimiz duygulandık. birde, oyunun sonlarında bir sarhoş sahnesi var. Sarhoş sahneden -benim gönlüm sarhoştur - şarkısını söyleyerek çıkar. 19 NİSAN 2013 -te bir daha seyrettim. Atatürk-ün ölümü ile ilgili slayt sahneleri makaslanmış. Pırt diye geçiştiriliyor. Seyircinin algılamasına ve dolayısıyla alkışlamasına fırsat verilmiyor. hele sarhoş sahnesi, MiDE BULANDIRICI sarhoş sahne önünde akan oyununun sonunda yerinde kalkıyor ve yürüyor, yalpalıyor. Tiyatro deyimiyle - bir yabancılaştırma yapılarak- en önde oturan HESAPTA SEYİRCİ seyirciden yardım istiyor ve seyirciyle el ele tutuşup, bir müddet yürürken, -BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA- şarkısını bağırarak söylüyor . Anlıyacağınız, -PATRON OYUNA MÜDAHALE ETMİŞ. YÜREĞİM ACIDI BU ÜLKEYİ MAHVEDEN ANLAYIŞ; ASA KİMDEYSE SÜLEYMAN ODUR ANLAYIŞI. NE ÇEKTİ BU MİLLET SÜLEYMAN MERAKINDAN BEEE... bayülger - 10/12/2013 Oyunu bu akşam itibariyle izledim ve çok beğendim. Vicdani rolüyle Uğur Dilbaz çok başarılıydı. Diğer oyuncular da çok istekli ve gayretliydiler. Sarhoş rolündeki arkadaşın söylediği şarkı ile çok ciddi bir gönderme ve kinaye vardı. Bunu birilerine yaranma gibi algılayan izleyicilere hayret ettim doğrusu! Atatürk fotoğrafları geçerken seyirci uzun süre alkışladı. Oyuncuların repliklerinde de bugüne ince göndermeler vardı. Ki oyunun ana teması biat eden, düşünemeyen zihniyete eleştiri üzerine. Ben oyunun izlenmesi gereken oyunlarından biri olduğunu düşünüyor ve tavsiye ediyorum. Engin Yılmaz - 10/19/2013 Oyunu bugün izledim. Beğendim. Bir oyuncu vardı ki beni benden aldı; Nilüfer. Yahu kadın neredeyse ağlayacaktı acaba bi derdi mi vardı dedim hep Naim Zeren-e soru eğer iktidar söylediğiniz gibi oyunla oynamış olsaydı sarhoşun eline halkı, diline de o malum şarkıyı verir miydi? Yapmayın yahu oyunları rahat bırakın onlar anlatsın anlatmak istediklerini. Biz izleyelim. Çarpıtmayalım! Carpismayalim! Tiyatro Kursu Başlıyor! 20 Haziran'dan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu! Son Eklenen Tiyatro Oyunları Güncel Yazılar 27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN Ahmet Yapar Başarılı Genç Aktör Can Öztopçu 40. Sanat Yılını Kutluyor Füsun Akmen Balkaya 'Ağaçlar Ayakta Ölür' - Nevra Serezli ve Tiyatro Kare Füsun Akmen Balkaya Süt Kardeşler - Süheyl Behzat Uygur Tiyatrosu 2020 Tuncer Cücenoğlu'nun Anısına... Ankara Devlet Tiyatrosu 70. Yıl ve 'Lüküs Hayat' Kadın Dayanışmasını Taçlandıran Şehir Tiyatrosu Oyunu Çın Sabahta Büyük Aşkların Sonuncusu ve Çankaya Sahne Uğur Kanbay ve Eylül! Fars Dokusu Üzerine Komedya Dokunuşları İle ELEŞTİRMEN OLMAK VE ELEŞTİRİ YAZMAK ! YOKLAMA LİSTESİ Skeç Şehir Tiyatroları'nda Oynanan Ayaktakımı Arasında Oyununun İncelemesi ve Eleştirisi Genel Müdür 'A. Nejat Birecik İle Devlet Tiyatrosu'na Gelen 'Bahar Havası' Şehir Tiyatroları'nda Oynanan İki Arada Bir Yerde Oyununun İncelemesi ve Eleştirisi Müthiş Bir Prodüksiyon 'Ben O İstanbul'u Çok Sevdim' ve Ustaların Ustası Özel Yula Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi adresine mail gönderebilirsiniz... Güncel Haberler Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları BÜO, Shakespeare Soruşturması ile dijital ortamda seyirci ile buluşuyor! KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu'ndan Müjde Perdeler Açılıyor, Tiyatro Sezonu Başlıyor İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi'nde İkinci Yıl Başlıyor Amadeus, Zorlu PSM'de Başlıyor Sesin Görselleştiği Bir Performans Podacto Stüdyo, Yakında BluTV'de 27 Mart 2021 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi Metin Akpınar-Müjdat Gezen 27 Mart 2021 Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi Helen Mirren Şehir Tiyatroları Dünya Tiyatro Günü'nü 'Melek' ve 'Benim Güzel Pabuçlarım' ile Kutluyor 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde DasDas'tan Okuma Tiyatrosu Ankara Tiyatro Dayanışması'ndan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Etkinliği 'İlelebet… Bir Atatürk Hikayesi' Sahneport'ta Tiyatroseverlerle Buluşuypr Şehir Tiyatroları, Özel Tiyatrolara Kasım Ayında da Sahnelerinde Yer Veriyor Tekin Deniz Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi Kavuk, Rasim Öztekin'den Şevket Çoruh'a Geçti Tiyatro Dünyası'nı takip Edin ..
ilk oynadigim oyun literatüre, ilk kez ziya gökalp tarafından sokulmuş bir lakırdıdır.. oral sex yapmaktan hoslanmayan ya da oral sex yapilamayacak kadar kotu durumda olan bir cinsel organa insanin oral sex yapmak zorunda oldugu zamanlarda kendini telkin ederken kullandigi ozlu soz. tiyatrocular arasında kısaca "göz kap vaz yap" olarak adlandırılan,haldun tanerin kanımca her zaman yetkinliğini koruyacak harika oyunu. prof. dr. özdemir nutkunun 1999 da sahnelediği ve dramaturji masasında görev aldığım bir haldun taner oyunu. çocukluk arkadaşı olan ve beraber büyüyen iki arkadaşın tezat kişiliğinde dönemin türkiye'sine, insani ve toplumsal çelişkilerine ayna tutan bir oyundur. haldun taner'in nasıl bir ekol olduğunu kanıtlayan oyunlardandır. üzerinde çalıştığımızda, özellikle güzel müzikleriyle eğlenmemize yol açan bir oyundu aynı zamanda. onlardan biri basın şarkısıydı. hatta hala ezberimde olan bu süper şarkının sözlerini de yazayım tam olsun ...basın olay kovuştururkamuoyu oluştururpireyi deve yapar bazıdeveyi pireleştirirgöz telekstekulak kiriştebazen iştebazen oynaştaçat oradaçat kapı arkasındabasın her yerde hazırkim kimle neredefiliz fostokızkaç çorapla geldi paristenferhunde'nin flörtüne zaman ayrılıyor eşindenizler basın hepsini renkli ilavesindebasın politikanın içindeo ne dedi, bu ne kodukim yürüyor kabinedenkızıştırır, yatıştırırkarıştırır, kırıştırır"siz neysenizbaşınızdakiler de o"demiş bir büyük adam,belki hatırlarsınız siz neyseniz basında obasın sizin aynanız. abd askerlerinin gorevleri hakkindaki aciklamalarinda gordugumuz uzre masum insanlari bombaladiklarini gozardi ederek eylemlerine devam etmeleri ve bunun uzerine piskin piskin ve gururlu bir sekilde bu bizim gorevimiz diyebilmeleri. seyircili genel provasına gittiğim ilk oyun. ünsal coşar, vicdani rolünde çok başarılı; keza sabri özmener de efruz rolünü iyi kuşanmış. hülya gülşen ırmak, her zamanki sıcaklığını yansıtıyor. levent ülgen ise, bu oyuna gişe yaptırılmak için televizyon denen illette ünlenen isminden yararlanılan bir aktörmüş gibi geldi taner'e zaten diyecek bir şey yok. keşke yaşasaydı da, 2000'li yılların sahibinin sesi plaklarını görseydi. ya da, iyi ki görmedi... "gözlerimi açarım vazifeden kaçarım" lafının tam tersi bir dönem bursa devlet tiyatrosunda celal kadri kınoğlu ile birlikte sahneye konmuş, üzerinden yıllar geçmesine rağmen daha dün gibi hatırlanan izleyiciyi de heyecanlara sürüklemesi itibariyle hafızalardan silinmeyen, haldun taner'in muhteşem oyunu. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
gözlerimi kaparım vazifemi yaparım nilüfer